Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Genel Başkanı Prof. Dr. Ayşe Yüksel, Kastamonu Şubesi’nin açılış töreni ardından düzenlenen programda yaptığı konuşmada, Milli Eğitim Bakanlığı’nın geçtiğimiz aylarda yayımladığı ve örgün eğitime devam edemeyen 866 bin kız çocuğunun okul dışı kaldığını gösteren rapora işaret etti ve “Bunu duyduktan sonra biz nasıl rahat olalım? Bu bize daha çok çalışmamız gerektiğini gösterdi. Ata’mızın bize emaneti olan bu ülkede özellikle çağdaş eğitimin yerine her geçen gün daha çok tarikatların, cemaatlerin yer aldığı bir eğitim sistemine dönüştüğü bugünlerde daha çok çalışmalıyız” dedi ve “866 bin kız çocuğu neden okulda değil” sorusunu yöneltti.
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Genel Başkanı Prof. Dr. Ayşe Yüksel, Kastamonu Şubesi’nin açılış töreni ardından düzenlenen programda bir konuşma yaptı..
Yüksel, Kastamonu’da olmaktan duyduğu memnuniyeti ifade ederek; “Kurtuluş Savaşı’nda Kastamonu’nun, İstiklal Yolu’nun, Kastamonu kadınlarının rolü nedeniyle Kastamonu çok önemli. Ne mutlu Kastamonu kadınlara. 10 Aralık 1919’un anısı hâlâ taptaze, hâlâ bizi duygulandırıyor. Kadınlar o dönemde çok cesur, akıllı, yürekli idiler. Kağnısıyla mermisiyle silah taşıyan kadınlarımız, padişaha, İngiltere’ye, Fransa, ABD’deki krallara, eşlerine başkaldıran, meydan okuyan kadınlar vardı. O kadınlar bugün bu salonda mücadeleye devam ediyor. Kadınların mücadelesini, kadın dostu erkeklerin mücadelesini kutluyorum. Onların sayesinde Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk laik Türkiye Cumhuriyeti’ni bizlere armağan edebildi. Biz de bu emaneti ÇYDD olarak, ADD olarak, 10 Aralık Kadın Platformu olarak, bütün yüreği Atatürk ile atan dernekler olarak yaşatmaya ant içtik, çalışmaya devam ediyoruz” dedi.
Ayşe Yüksel, konuşmasını ÇYDD’nin tarihçesi ve çalışmalarına değinerek şöyle sürdürdü:
“ÇYDD 1989 yılında Türkan Saylan tarafından ve 16 aydın insanla Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün bize emanet ettiği Atatürk Cumhuriyeti’ni yaşatmak, çağdaş eğitim yoluyla, çağdaş ülke seviyesine ulaşmak için kuruldu. 33 yaşındayız.
O yılları hatırladığımız zaman Ata’mızın bize emanet ettiği laik Türkiye Cumhuriyeti tehdit altındaydı. İşte bu aydın insanlar ülkemiz için gönüllü çalışmaya gönül verdiler ve yola çıktılar. Biz de onlardan öğrendiklerimizle yola devam ediyoruz.
Türkiye’nin dört bir yanında özellikle okumak isteyen ama ekonomik koşulları el vermeyen kız çocuklarına bugüne kadar eğitim bursu verildi ve verilmeye devam ediyor. 1997 yılında Siirt’te sadece 17 öğrenciye verilen bursla başlayan projelerimiz, bugün ‘Anadolu’da bir kızım var, öğretmen olacak’ ismiyle devam ediyor.
Geçtiğimiz haziran 103 bin kız öğrenciye burs verebildik. Hedefimiz okul dışında kalan bütün kız çocuklarımıza eğitim bursu verebilmek. Geçtiğimiz aylarda Milli Eğitim Bakanlığı bir rapor yayımladı. Bu raporda örgün eğitime devam edemeyen 866 bin kız çocuğunun okul dışı kaldığını ilan etti. Bunu duyduktan sonra biz nasıl rahat olalım? Bu bize daha çok çalışmamız gerektiğini gösterdi. Ata’mızın bize emaneti olan bu ülkede özellikle çağdaş eğitimin yerine her geçen gün daha çok tarikatların, cemaatlerin yer aldığı bir eğitim sistemine dönüştüğü bugünlerde daha çok çalışmalıyız.
866 bin kız çocuğu neden okulda değil? Böyle bir şeyi duymak bile insanı kahrediyor. Neden biz kadınlar buna engel olamadık? 6 yaşında bir kız çocuğu, 29 yaşındaki bir erkeğe eş olarak veriliyor. Bunu söylerken de kahroluyorum. Bu nasıl bir zihniyet? İnsan olan bunu yapabilir mi? Bu gerçekten artık kabul edilebilir bir şey değil? Yetkililere, yöneticilere bunu sormalıyız. Hukuk ülkesiysek, hukuk yargılamalı demeliyiz.”
25 bin öğrenciye burs verdiklerini hatırlatan Ayşe Yüksel, konuşmasını diğer çalışmalarından da söz ederek tamamladı.