CHP, KESK ve ADD dün ortak bir basın açıklaması yaparak Ankara saldırısını lanetledi. Ortak açıklamayı okuyan CHP İl Başkanı Muzaffer Bıyıklı, “Dört bir yanımız kan, barut kokuyor. Ne bugünümüzün ne de yarınımızın en ufak bir güvencesi kaldı. Başkanlık rejimi dışında herhangi bir derdi ve çalışması olmayan hükümet derhal istifa etmeli, toplumun tüm kesimlerine güven verecek, toplumsal barışı sağlayacak ve ülkemizi uçurumun kenarından çekip alacak adımlar hızla atılmalıdır” dedi.
CHP İl Teşkilatı, KESK Kastamonu Şubeler Platformu ve Atatürkçü Düşünce Derneği Kastamonu Şubesi, dün Cumhuriyet Meydanı’nda yaptıkları ortak basın açıklamasıyla Ankara Kızılay’daki terör saldırısını gerçekleştirenleri ve sorumluları lanetledi.
Ortak basın açıklamasını CHP İl Başkanı Muzaffer Bıyıklı okudu. Son 9 aylık süre içerisinde toplumun her kesiminden masum ve korumasız insanların hedef alındığı bombalı saldırıların gerçekleştiğini söyleyen Muzaffer Bıyıklı, “5 Haziran’da Diyarbakır’da, 20 Temmuz’da Suruç’ta, 10 Ekim’de Ankara’da, 12 Ocak’ta İstanbul’da, 17 Şubat’ta Ankara’da ve önceki gün 13 Mart’ta yine Ankara’da meydana gelen toplu katliamlarda çok sayıda insanımız yaşamını yitirdi, yüzlerce insanımız yaralandı, sakat kaldı. Unutulmamalıdır ki sivil ve masum insanları hedef alan terörist saldırılarla gerçekleştirilen katliamlar insanlık suçudur. Bu saldırıları kınıyor ve lanetliyoruz” dedi.
“GERGİNLİK VE ÇATIŞMAYA DAYALI POLİTİKALAR”
AK Parti’nin uyguladığı iç ve dış politikanın, mezhep temelinde gerginliklere ve çatışmalara dayalı politikalar olduğunu söyleyen Muzaffer Bıyıklı, şöyle devam etti:
“Bu dönemde dış etkenleri analiz edecek dış politika uzmanları kızak görevlere çekilmiş, bıktırılıp emekli olmaları sağlanarak doğru, tutarlı, barışçı ve akılcı dış politikalardan uzaklaşılmıştır. İstihbarat örgütleri uzman olmayan ellere geçmiş, çeşitli temizlik operasyonlarıyla polisimiz ve istihbarat örgütlerimiz darmaduman edilmiştir. Çevremizde yıllardır ilişkilerimizi dostluk çerçevesinde yürüttüğümüz tüm ülkelerle düşman haline getirildik. Onun içindir ki ülkemiz terör saldırılarının hedefi haline geldi. Ankara 5 ay içinde 3. kez sarsıldı, kahroldu. Evine giden, parkta dolaşan insanlarımızı paramparça eden insanlık dışı saldırı gerçekleşirken aynı saatlerde ülkemizin bir bölgesinde sokak çatışmaları yaşanıyor, iç savaş görüntüleri oluşuyor. Dört bir yanımız kan, barut kokuyor. Ne bugünümüzün ne de yarınımızın en ufak bir güvencesi kalmadı. Terör örgütleri de anladılar ki bu ülkede elini kolunu sallayarak toplu katliamlar yapabiliyorsun. Yaptığın da yanına kar kalıyor. Bu ülkede istihbarat örgütleri ne yapar, ne işe yarar? Sanırız ki; muhalifleri, Cumhurbaşkanı’na laf edenleri, barışı, demokrasiyi ve emeği savunanları izlemekten terör örgütlerini izlemeye fırsat bulamıyorlar. Bırakın saldırıları engelleyecek çalışma yapmalarını hiç olmazsa bu katliamları kimlerin yaptığı, kimlerin yaptırdığı, kimlerin yardım ettiği bulunamıyor. O zaman da herkesin aklına soru çengelleri takılmaya devam ediyor.”
Tv ekranlarında Türkiye’nin güçlü ve büyük bir ülke olduğunu söylemekle saldırıların önlenemediğini de söyleyen Muzaffer Bıyıklı, “Göz göre göre yaşanan böylesine korkunç saldırılardan sonra jet hızıyla yayın yasağı getirmek, siyasi sorumluluğu gizlemeye ve halkın doğru haber alma hakkını engellemeye yönelik boşuna ve anti demokratik bir uygulamadır” dedi.
“GELİNEN DURUM ÇOK VAHİM”
Geldikleri durumun çok vahim olduğunu söyleyen Bıyıklı, ortak açıklamayı şöyle noktaladı:
“İçte ve dışta toplumu geren politikalarda ve uygulamalarda ısrar eden; toplumsal kaygı ve güvensizlik ortamını kendi hedefleri için desteğe dönüştürmeye çalışan AKP hükümeti bu şekilde yeni katliamlara davetiye çıkarmaktadır. Bu anlayışlar katliamların süreceği ve ölümlerin devam edeceği anlamına gelmektedir. Ortadoğu’daki etnik ve dini çatışmaların ülkemize taşınması demektir. Başkanlık rejimi dışında herhangi bir derdi ve çalışması olmayan hükümet derhal istifa etmeli, toplumun tüm kesimlerine güven verecek, toplumsal barışı sağlayacak ve ülkemizi uçurumun kenarından çekip alacak adımlar hızla atılmalıdır. İhtiyacımız olan, toplumsal öfke ve tepkiyi dindirme amaçlı güvenlik zirveleri değil, ötekileştiren, ayıran, dışlayan, insanları inançlarına, etnik kökenlerine ve dünya görüşlerine göre ayrıştıran politikalardan vaz geçerek tüm yurttaşlarımızı kucaklayacak politikalar üretmektir.
Yaşamını yitirenlere Tanrı’dan rahmet, ailelerine başsağlığı ve sabır, yaralılara acil şifalar diliyor, insanlık suçu saldırıyı bir kez daha lanetliyoruz.”