Vali Avni Çakır, Abana’da dere yatağına okul yapıldığı yönündeki haberlerle ilgili açıklamasında, teknik olarak okulun buraya konumlandırılmasında bir sıkıntı görünmediğini söyledi ve “Dere yatağı 11 Ağustos’taki afet öncesinde 28 metre genişliğindeydi. Afetten sonra bu dere yatağında yüzlerce bina yıktık. Dere yatağını ortalama 70 metre genişliğe getirdik. Yani iki kattan fazla dere yatağında genişleme oldu. Bu genişlemenin ardından da buraya 5 metrelik bir yaklaşma sınırı kondu. Hem Bozkurt hem Abana belediyemiz hem de özel sektör ve devlet, DSİ’nin yapmış olduğu bu kanal genişliği sonrasında yatırımlarını buna göre konumlandırdı” dedi.
Vali Avni Çakır, 11 Ağustos 2021’de Ezine Çayı’nın taşması sonrası meydana gelen sel felaketinin ardından dere yatağına okul yapıldığı yönünde çıkan haberlerle ilgili Valilik’te basın toplantısı düzenledi.
Çakır, konuyla ilgili şu açıklama ve bilgilendirmelerde bulundu:
“Son günlerde Abana ilçemizde yapımı planlanan ve temel aşamasında olan ortaokul binamızın dere yatağında yapıldığı şeklinde kamuoyunda bir takım haberler çıktı. Bununla alakalı bir daha önce bir basın açıklaması yapmıştık ama son günlerde yine basın yayın organlarında benzer haberler çıkınca daha detaylı bir açıklama yapma zarureti doğmuştur.
11 Ağustos 2021’deki sel afetinden sonra Bozkurt ilçemizin içinden geçen ve söz konusu Abana’daki okul inşaatının da yakınından denize dökülen Ezine Çayı’nda DSİ tarafından yoğun bir çalışma sürdürüldü. Sadece Ezine’de değil yan kollarında da yoğun bir çalışma gerçekleştirildi.
Öncelikle şunu ifade edeyim ki, bu dere yatağı 11 Ağustos’taki afet öncesinde 28 metre genişliğindeydi. Afetten sonra bu dere yatağında bizler yüzlerce bina yıktık. Dere yatağını ortalama 70 metre genişliğe getirdik. Yani iki kattan fazla dere yatağında genişleme oldu. Bu genişlemenin ardından da buraya 5 metrelik bir yaklaşma sınırı kondu.
Hem Bozkurt hem Abana belediyemiz hem de özel sektör ve devlet, DSİ’nin yapmış olduğu bu kanal genişliği sonrasında yatırımlarını buna göre konumlandırdı.
Zaten hem Bozkurt hem Abana konum itibariyle tipik bir Karadeniz ilçesidir. Bir tarafı deniz bir tarafı dağdır. Yani alternatif olarak fazla da bir yerimiz yok. Hele ki kamunun çok daha az yeri var. Neticede burası 7 dönümlük bir alan.
DSİ, Ezine çayının genişlemesiyle önümüzdeki günlerde 3 ila 5 metre şeklinde değişen oranlardaki duvarlarla kanalın korunmasını sağlayacak. Zaten söz konusu inşaatında dibine kadar gelmiyor. Bozkurt’taki bu duvarların tamamı bitti. Söz konusu okul inşaatının bulunduğu alanda da bu duvarların inşasına başlanacak. Dolayısıyla derenin kenarında koruma duvarı yapılacak. Zaten dere yatağı 70 metre genişlikte geldikten sonra 100 metre genişliğinde denize kavuşuyor. Söz konusu inşaatın olduğu alanda dere yatağının genişliği 80 ila 100 metre arasında.
5 metrelik bir yapılaşma sınırı var. Bu sınırdan sonra teknik olarak bina yapmakta normalde bir sakınca yok. Elbette ki keşke imkan olsa da 100 metre geriden tüm binalarımız başlasa. Ama alanla alakalı sıkıntılarımızdan dolayı biz yine mümkün olan en geri noktaya çekerek bu inşaatı konumlandırdık ve 12,5 metre geriye çekerek okul inşaatımızın 2 metrelik çevre duvarının sınırına getirdik. Geniş anlamda düşünürsek eskiden o zaman Bozkurt şehir merkezinin tamamı dere yatağındaydı. Ama teknik olarak dere yatağı tabiri DSİ’nin yapmış olduğu çalışma sonrasında 5 metrelik mesafenin ardından bitiyor.
Bir vatandaşın bu 5 metrenin hemen yanında bir arsası olsa ve belediyenin de parseli müsaitse inşaat ruhsatı alabilir. Dolayısıyla vatandaş dere yatağına bina yaptı diyemeyiz. Bu binayı çok daha uzaklara yapma imkanımız olsaydı biz de isterdik öyle yapmayı.
Teknik olarak okulumuzun buraya konumlanmasında bir sıkıntı gözükmüyor. Ama yarın bir gün DSİ’nin tüm hesaplamalarını alt üst eden bir yağmur gelirse ve zaten bu okulu su basarsa Bozkurt’un tamamı yine su altında kalacaktır anlamı taşır. Tekrar söylüyorum, bu okul bu dere yatağının en geniş alanında bulunuyor. Bu alandaki her türlü yaklaşma sınırına ve kret kotuna uyulmuştur. Kret kotu ne demek? Bu derenin güvenliğini sağlayan dış duvarının en üst noktasından 1,5 metre yükseklik demek. Bu okul inşaatımız bu kret kotundan da yüksekte. Bu okulumuzun böyle bir konumu da var.
Bu okul bölge halkımızın bizden talepleri doğrultusunda planlandı. Yani biz durduk yere bunu planlamadık. Abana halkının talepleriyle bu okulu yapıyoruz. Her türlü tedbire uyuluyor. Vatandaşlarımız endişe etmesin.
Maksatlı bir şekilde bu konu başka yönlere çekilmeye çalışılıyor. Halbuki biz ilk bu olay kamuoyuna yansıdığında kaymakamlığımız vasıtasıyla kamuoyunu bilgilendirmiştik. Burayla alakalı DSİ ile alakalı her türlü görüşme yapıldı. Ama DSİ buraya okul yap yapma demez. DSİ sadece ‘Ben kanalın güvenliğini aldım’ der. Geçmişteki yağış miktarları doğrultusunda tüm teknik hesaplamalara göre çalışmayı yaptığını belirtir. Bu çalışmayı da yaptı. Bu çalışmanın dışında insanların arsası da olabilir. Bu kamu olsun özel olsun, bu alanlara yapılaşma yapılması hem kamunun hem de özel şahısların tasarrufundadır. Risk derseniz, hayatın her anında risk var. Kastamonu kent merkezinden geçen Karaçomak deresi de bir risktir ona bakarsanız. Yer yer 2 metreye yakın su seviyesi yükselmişti, biraz daha artsaydı her yer su altında kalacaktı. Dolayısıyla bu risk hayatın her alanında var. Bizim yapacağımız, ilgili birimlerin yasaklamalarına ve taleplerine en üst seviyede riayet etmek. Ki bu okul inşaatında fazlasıyla riayet ettik.
Şu anda orada dış koruma bandı yapılmadığı için çıplak şekilde görüldüğü için böyle algılanıyor. Ama yaklaşık bir ay sonra dış duvarları bittiğinde gördüğümüz zaman, gerekli mesafelere uyulduğu kanaatine herkes şahit olacak.
İnebolu Özlüce mesela bizim en fazla zarar gören bölgemizdi. Şimdi gidin bir bakın kale duvarı gibi. O görüntü zaten insana güveni veriyor. Ha bunu da aşabilir mi aşabilir. İnsanların gördüğü, tarihimizin gördüğü yağışlardan daha büyük bir yağış gelirse orayı da aşabilir. Bunun bir sınırı yok. Ama eldeki teknik verilere göre olabilecek en yüksek sınırda bu çalışmalar yapılıyor. Abana’da da o duvarlar ortaya çıktığı zaman vatandaşımızın rahatlayacağını düşünüyorum.
Bozkurt’taki hastane binası inşaatımız derenin dibinde ve devam ediyor. O zaman orayı da yıkalım. Spor sahalarımız, sanayi siteleri bu derenin yaklaşma sınırında başladı. O zaman hiçbir kurum hiçbir çalışma yapmasın. Böyle lüksümüz yok maalesef. Bununla alakalı mevzuatın verdiği, yasaklamalara ve kurallara riayet ederek konumlandırmak durumundayız.”
CENGİZ MUHZİROĞLU