Eğitim Bir-Sen Kastamonu Şubesi’nin cumartesi günü yapılan 5. Olağan Genel Kurulu’nda Orhan Sancaktaroğlu yeniden şube başkanlığına seçildi.
Şehit Şerife Bacı Öğretmenevi Salonu’nda gerçekleşen ve Divan Başkanlığı’nı Turgut Aslan, Başkan Yardımcılığını Mehmet Ruhi Timur ve katip Üyeliğini de Mehmet Şano’nun yaptığı 154 delegeli genel kurulda Eğitim Bir-Sen Kastamonu Şube Başkanı Orhan Sancaktaroğlu, Memur-Sen İl Temsilcisi İrfan Bakır ve Belediye Başkanı Galip Vidinlioğlu birer konuşma yaptı.
Vidinlioğlu konuşmasında mesleki eğitimin önemine dikkat çekti ve sendikanın bu konuda girişimlerde bulunmasını önerdi.
Gelen mesajların okunduğu, şube yönetiminin 2014-2018 yılları arasındaki faaliyetlerini içeren video gösteriminin yapıldığı, gündem maddelerinin görüşülerek oy birliğiyle kabul edildiği genel kurulda, Sancaktaroğlu başkanlığındaki yönetim kuruluna Serdar Arpacı, Serkan Bilir, Cengiz Küçük, Turan Yiğit, Cemalettin Çınar ve Uğur Bal seçildi. Denetleme Kurulu; Volkan Saygılı, Selim Önen, Huriye Keçe, Seher Şirin ve Mustafa Karahasan’dan, Disiplin Kurulu; Oğuz Yılmaz, Mehdi Toğrul, Niyazi Sensiz, Nadir Sarıbekiroğlu, ve Şule Kızılabdullah’tan oluşurken üst kurul delegeliklerine de Orhan Sancaktaroğlu ve Serdar Arpacı seçildi.
KONUŞMALAR
Orhan Sancaktaroğlu
“Dün Bartın’da grizu patlamasında vefat edenleri rahmetle anıyor. Yaralılara geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum diyerek açılış konuşması yapan Eğitim Bir-Sen Kastamonu Şube Başkanı Orhan Sancaktaroğlu yaptığı konuşmasında şunları söyledi, “Bizim kongrelerimiz, daha iyisini yapmanın, daha güzel olana ulaşmanın, daha doğruyu birlikte başarmanın, iyi niyetli, cesur, samimi arayışların, birlikte bulmanın, birlikte var, birlikte güçlü olmanın buluşmasıdır.
Bu köklü, ilkeli, inançlı hareket, bu büyük entelektüel birikim, aklını istişareyle oluşturmakla, yolunu, yöntemini danışarak, konuşarak belirlemekle daha bir önem kazanmaktadır. Bu yönüyle tam bir demokrasi şöleni olan kongrelerimiz, en yaygın, en verimli istişare zeminleri, imkânları olmuştur.
Başta sosyal medya olmak üzere birçok mecrada akıl çelmek, suyu bulandırmak, hedef saptırmak, beklentileri istismar etmek, zihin vurgunculuğu yapmak, Eğitim-Bir-Sen’i kötüleyerek gözden düşürmeye çalışmak gibi sefil, dil, tutum ve yöntemi sendikacılık sayanlar, eğitim çalışanlarının akıl ve olgunluğuyla, milletimizin basiret ve ferasetiyle alay etme vahametinin bedelini ağır ödeyeceklerdir.
Hak ve özgürlük mücadelemiz, ilim ve irfan kaynaklarımızla basiretli, kararlılığıyla cesaretlidir. Haksızlık ve zulme karşı mücadele, örgütlü cesur iyilerle kazanılmaktadır.
Millet iradesinin yanında vesayetin karşısında olduk. Çok kısa zamanda ülkemizde normalleşme adımları atıldı. İnanç, düşünce ve yaşayış özgürlüğü başörtü yasağının kalkması üzerinden genelleşti.
Sendikal mücadelede büyük kazanımlar elde ettik; ulusal ve küresel ölçekte büyük atılımlar, sıçramalar gerçekleştirdik.
Bugün 6. Dönem Toplu Sözleşme ile elde edilen haklarla sendikal faaliyetler yeni ve ileri bir mesafe kazanmıştır.
Üniversite idari personelinin merkezî yer değişikliği konusunda çalışma yapılmasının karara bağlanması, mesleki eğitim koordinatörlük görevlerindeki ek ders saat sınırlamasının kaldırılması, öğretim görevlisi kadrolarında bulunan akademisyenlere geliştirme ödeneğinin yüzde 60 oranında ödenmesi, memur ve hizmetlilerin DYK ücretlerinde artış sağlanması, geliştirme ödeneğinin 2022 ve 2023 yıllarında da devamının sağlanması, 1 Ocak ve 1 Mayıs günlerinde ödenmeyen ek ders ücretinin ödenmesi, toplu sözleşme ikramiyesinin 400 TL’ye çıkartılması, sözleşmeli personelin kadro sorununun karara bağlanması ve 2022 yılında çözülecek olması, halk eğitim merkezleri ve olgunlaşma enstitülerinde haftada üç saat nöbet ücreti ödenmesi, müdür ve müdür başyardımcılarının, öğretmenevi yöneticilerinin, rehber öğretmenlerin ek ders ücretlerinde artış sağlanması gibi, birçok sorunun çözüme kavuşturulmasında, pek çok konunun kazanıma dönüştürülmesinde mücadelemiz, girişimlerimiz, katkımız vardır.
Türkiye’nin normalleşmesinde, sivilleşmesinde, haksızlıkların, mağduriyetlerin giderilmesinde bir sivil toplum kuruluşu olarak büyük emeğimiz, mücadelemiz; kamu görevlileri adına temin edilen kazanımların altında imzamız vardır.
Bugünleri inanmanın gücü, birlikte yol almanın kudretiyle gördük, Türkiye’nin en büyük ve en güçlü sendikası olduk. Bir hak varsa onu almak, çiğnenmiş bir hukuk varsa o mağduriyeti gidermek, eğitim çalışanlarının alın terinin karşılık bulması için mücadele etmek insanlığın faydasına olan her işte rol üstlenmektir. Bizim amacımız, idealimiz, gücümüz, sesimiz, şarkımız, şiirimiz, destanımız, hayalimiz, gerçeğimiz Türkiye’dir.
Biz bu ilke ve hassasiyetleri gözeterek Türkiye’nin en büyük, en güçlü sendikası, sivil toplum örgütü olduk. Bilinmelidir ki, bizi büyük ve güçlü kılan ilke ve değerlerden verilen her taviz, bizi küçültür.
Eğitim-Bir-Sen hepimizin üst kimliği, ortak hafızası, ortak tecrübesi, ortak fedakârlığı, ortak rüyasıdır, idealidir. Eğitim-Bir-Sen bizimle, biz Eğitim-Bir-Sen’le var olduk, var olacağız. Biz birlikte güçlüysek Eğitim-Bir-Sen, sensiz olmaz. Eğer birlikte varsak Eğitim-Bir-Sen sensiz eksik kalır.
Başta kurucu genel başkanımız Mehmet Akif İnan olmak üzere hakkın rahmetine kavuşan başkanlarımıza ve mensuplarımıza Allah rahmet etsin, mekânları cennet olsun.
Sendikal yürüyüşümüz, gerçek anlamda bir kardeşlik; birlik, beraberlik ve dayanışma yürüyüşüdür.
Yürüyüşümüzün ufku, bütün bir medeniyet coğrafyamızı, giderek bütün dünyayı sarmalıdır, sarmak zorundadır.
Gördüklerimiz, duyduklarımız, yaşadıklarımız sebebiyle, elimizin, dilimizin, gözümüzün, kalbimizin, özetle fert fert veya millet olarak bütün bir varlığımızın sorumlu olduğuna, sorumlu olacağına inanıyoruz.
Bu ışıkla yürüdüğünüzü, yani kalbinizin aydınlattığı yoldan, yürüdüğünüzü de biliyor, görüyorum.
Kongremiz hayırlı, yürüyüşünüz kutlu olsun. “
İrfan Bakır
“Kastamonu’da 2002’den bu tarafa Eğitim Bir-Sen Memur-Sen ailesi olarak birlik ve beraberlik içerisinde çalıştık. Çok zor şartlar altında sendikacılık yaptık. Hatta bırakın yönetime girmeyi üye dahi yapamaz durumda idik. Ama Elhamdülillah bugün geriye doğru baktığımızda büyük bir ailenin içersinde kendimizi bulduk. Ancak bu da güzel çalışmalar ile oldu. Bugün ise her tarafa meydanlara her alana Memur-Sen sığmaz hale geldi. Niye biz bir misyon hareketi olarak yola çıktık. Sadece siyasi iktidarlardan zam almak daha fazla aylık ve ücret almak tazminat almak içinde uğraşmadık. Tabiî ki de bunlar bir sendikacının almak istediği şeylerdir ama geriye dönüp baktığımız zaman 28 Şubatlar gördük, 60 ihtilalını, 80 ihtilalını gördük, bugün geriye dönük baktığımız zaman o 28 şubatta görevden atılan öğretmenlerimiz bugün bazıları esnaf oldu, bazıları inşaat işçisi oldu her yerlerde çalıştılar. Yine başörtülü bacılarımız üniversite sıralarından atıldılar ve öğrenimlerini tamamlayamadılar. Ama biz bunları unuttuk, bugün bakıyoruz birileri helalleşme yoluna gidiyor. Ben hakkımı helal etmem. Bugün bir katsayı örneği koydun, imam hatipteki öğrencileri diğer okullara yönlendirdin. İmam hatipleri kapatabilmek için meslek okullaerını kapattın. Bugün bakıyoruz inançla ilgili ortada ne başörtüsü diye bir sorun var, ne de başka bir sorun var.
Bakıyoruz bir ana muhalefet partisi lideri çıkıyor başörtüsü ile ilgili kanun çıkaracağım diyor. Buna inanıyor muyuz? Halk arasında bayram değil seyran değil niye öptün beni derler. 20 yıllık sendikal hayatımızda CHP zihniyetini anlamış değiliz, büyüklerimizden duyduğumuz da budur. Bakınız ben bunu bazen tekrarlıyorum, bu sözlerimi basınımızda yazdıktan sonra CHP İl Başkanı da bize hemen cevap veriyor. Çaykaya İlçesinde 70’li yıllarda bir köye CHP milletvekilleri seçim çalışmasına gidiyor, çeşmenin başında 80 yaşlarında bir ninemiz su dolduruyor. Bu milletvekillerimiz nine biz size yardımcı olalım diyorlar ve su kulplusunu evine kadar getiriyor, nine oğlum ben sizi bilemedim siz kimlerdensiniz, ya nineciğim biz CHP Milletvekili adayıyız, biz buraya sizden oy istemeye geldik, bize oy verin diyor. Ay oğlum bunu çeşmenin başında niye söylemediniz, niye ki, bu benim abdest suyumdu der. Yani CHP zihniyeti ne kadar başörtüsü ile ilgili inançlı kesimler ile ilgili kanun çıkaralım dese, biz bunlara destek oluyoruz dese Anadolu insanı bu zihniyete inanmaz. Yani bizi inandırsalar bile Anadolu zihniyeti hiçbir zaman inanmaz. Eğitim Bir-Sen sendikamız Memur-Sen camiası içersinde en güçlü sendikalarımızdan bir tanesidir. Biz bunu Kastamonu’da da burada 2 binin üzerinde üyemiz var. Daha iyi yere gelebilmek için, daha güçlü bir sendika olabilmek için çalışıyoruz. Bugün Memur-Sen de 8500 üyesi ile Kastamonu’da yine en büyük konfederasyon. Bize en yakın sendikanın 4 bin üyesi var. Daha güçlü olabilme için bütün sendikalarımız 11 hizmet kolunda da daha güçlü olmamız gerekiyor.”
Galip Vidinlioğlu
“Sözlerime başlarken Bartın Amasra’da yaşanan bu elim kazadan dolayı kaybettiğimiz vatandaşlarımız için Cenabı Hak’tan rahmet diliyorum. İşlerinde iken rahmetli oldular. İnşallah, Rabbim, vefat edenlere şehitler mertebesinde muamele eder diyorum, tekrar hepsine rahmet diliyorum. Yarılılarımıza da İnşallah tez zamanda acil şifalar diliyorum.
Türkiye’de sendikacılık, sendikal faaliyetleri özellikle 80’den sonra çok ciddi anlam kazandı. Dünü asla unutmadan bugünün gerçeklerine sahip çıkarak ve gelecek ile ilgili de hayal kurarak umut ederek yolumuza devam edeceğiz. Cenab-ı Allah kimseyi idrak yoksunu etmesin. Geçmişten bugüne gelen mücadelelerin kıymeti hepimizi için çok büyük.
Dün çok daha küçük mekânlarda yaptığımız toplantılarımızı bugün büyük salonlarda yapıyoruz. Elbette hüküm belli, zafer inananlarındır ve inandığı yoldan mücadele edenlerindir. İnsanın doğası gereği her mücadelenin içinde de mutlaka ön planda olanlar vardır, kenarda duranlar vardır, sonradan gelenler vardır, ayrılanlar vardır. Ama bir gerçek var ki zafer geriye bakmadan hep öne doğru atılanların olmuştur. Özellikle inandığı yoldan yürüyen insanların kahramanlıklarını tarih yazacaktır. Biz yol yürümeye devam edeceğiz.
Eğitim önemli bir şey. Şunu mutlaka eğitim camiamıza da söylemek istiyorum, eğitimde en önemli şeylerden bir tanesi diyalektiktir. Sistemin mantığını öğrencilerimize yavrularımıza iyi öğretmemiz lazım. Sebep sonuç ilişkilerini ilerletmemiz lazım. Diyalektik çok önemli bir şeydir, bunu akılla bağlantı anlamında söylüyorum, bir birini ulama bağlama anlamında olup çocuklarımızın mutlaka bunu kavraması lazım.
İkincisi eğitimde en önemli şey, sivil toplum kuruluşu olarak burada sendikamıza da çok iş düşüyor. Özellikle 4+4+4’ten sonra ne yazık ki iş kollarımızın büyük çoğunluğunda çırak bulamıyoruz. Onun için meslek liselerimize ciddi şekilde ağırlık vermemiz lazım. Bunu da mutlaka Milli Eğitim Bakanlığımız ile istişare ederek ve tabii ki Kastamonu’muzun da ihtiyaçlarına binaen mutlaka dile getirmemiz lazım. Siz isteseniz de istemeseniz de kabul etseniz de etmeseniz de üzerinize atılı bir kimliğiniz var. Bu kimliğin gereklerini yerine getirecek potansiyele sahip bir milletsiniz. Çünkü maya bu, maya bu olduğu için size bakış açıları hep bu olacaktır. Sadece bizler Kastamonu değiliz, sadece Türkiye’de değiliz, biz bütün İslam coğrafyasının ve bütün mazlum milletlerin umuduyuz. Hz. Ebubekir’in şöyle bir anekdotu var, bir kişi cennete girecek deseler umut ederim, bir kişi cehenneme girecek deseler korkarım der. Bizim imanımız korku ile umut arasındadır. Umudunuzun köleliğe başladığı anda korkmaya başlarsınız, korkuyu yenebilmenin de yegane şartı umudunuzu beslemektir. Yoksa bu ikisi üzerine olmazsanız dengeyi kaybedersiniz. İnsan olmanın da gereği budur. Onun için ne umudumuz kaybedeceğiz, ne korkularımızı kaybedeceğiz ve istikamet üzerine yürümeye devam edeceğiz. Çünkü bu bizim üzerimizde vebaldir. Bütün mazlum milletlerin ve İslam dünyasının bizden böyle bir beklentisi var.
Türkiye’nin Suriye’de ne iş var, Türkiye’nin Libya’da ne işi vardı, Türkiye’nin orada burada ne işi vardı diyenlerin açıp da bir tarih kitaplarını okumalarında büyük fayda var. Bu işin de başka çaresi yok. Bu fıtrat üzerine biz yürümeye devam edeceğiz. Ne mutlu bizimle birlikte yol yürüyenlere. Bizimle birlikte yol yürümek isteyen herkese kucağımızda gönlümüzde açık. İnşallah yol arkadaşlarımız sayıca artarlar. Çünkü geleceğin Türkiye’sinin mimarı inanıyorum ki bu istikamet üzere yürüyenler olacaktır. Burada da özellikle eğitim camiamıza çok iş düşüyor. Ben bu vesile ile Anadoluyu vatan yapanlara, bize yurt yapanlara, başta Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere ebediyete intikal etmiş bütün öğretmenlerimize ve yine eğitim çalışanlarımıza canı gönülden rahmet diliyorum. Mevcut eğitim camiamıza sağlıklı uzun ömürler ve zihin açıklığı diliyorum, Kongrenizin de hayırlara vesile olmasını diliyorum.”
Cengiz MUHZİROĞLU