Şimdi sizlere bir olaydan bahsedeceğim… Hatta direkt alıntılayacağım, sizin de şahit olmanızı istediğim bir olay çünkü bu…
“Ek Randevu dayatması hekimliğin doğasına aykırıdır. Neden mi?
Bugün bir hastam sadece ara sıra olan öksürük ile geldi. MHRS’nin bu hastaya verdiği süre sadece 3 dakika idi. Akciğer grafisi tamamen normaldi. Oysa hastayı detaylı ve sakince muayene ettiğimde içime bir kurt düştü…
Sol akciğerinde kalbin arkasına denk gelen noktada küçücük bir alanda solunum sesi sağa göre biraz daha farklı duyuluyordu. Ama ufacık bir fark. Belli belirsiz. Bu esnada 3 dakika çoktan dolmuştu. Hastaya bir öksürük şurubu yazıp göndermek yerine akciğer tomografisine karar verdim.
Hasta tomografi çektirip geldi. 10 dakika geçti. Bilgisayara yüklenip tam açılması bile sırf 3 dakika daha sürdü. Dikkatle incelemem 2 dakika daha sürdü. Bakın +15 dakika uzadı iş… ve sol akciğer alt lobda, kalbin arkasında 13mm tümör… Hemen radyoloji doktoruyla görüşüp raporlattım. +20 dakika…
20 dakikanın sonunda hastamı kanser şüphesiyle tüm vücut taraması için PET’e sevk ettim. Muhtemelen evre 1 akciğer kanseri…
Bakın, bu hastaya 20 dakika ayırdım. Böylece kanser ilerlemeden erken evrede yakalanmış oldu.
Peki bunu yaparken kaç kişi kapımda söylendi? Kaç kişi oflayıp pufladı? Kaç kişi odama girip çıktı? Kaç kişi ‘Ya bizim saatimiz geldi ama…’ dedi? Fikriniz var mı?”
- ••
Sağlık sisteminde geriden geldiğimizin çok güzel bir örneği bu olay. Yetersiz kaldığımızın, eksik gideremediğimizin örneği…
Sağlıkta çağ atlayacağımız günler gelir mi? Gelir elbet… Doktorlarımızı memlekette tutmayı başarırsak!
- ••
Bir özür borçluyum… KEAH Başhekimi Sayın Prof. Dr. Ergül’den özür diliyorum. Geçtiğimiz hafta yazdığım yazıda kendilerine kapalı da olsa sitemde bulunmuştum… Yanılmışım…
GÖZDE MINIK