Okuduğum yazılardan ve izlenimlerimden turizm konusunda birçok kişinin yöremiz adına umutlu olmadığı ve geleceğe kaygı ile baktığı endişesine kapıldım.
Sanki üstümüze ölü toprağı örtülmüş ne olursa ne gelirse bahtıma diyerek deve kuşu misali başımızı kumlara gömmüşüz etrafımızı göremiyoruz.
Olması gereken allayıp pullayıp yöreyi en iyi şekilde tanıtabilmek, her zaman yazdığım gibi bir elin parmaklarını geçmeyecek şekilde bireysel olarak tanıtıma katkıda bulunanlar yok değil ancak yeterli olmuyor herkes kendince birşeyler yapmak tesisini öne çıkarmak benim müşterim gelenlerim olsun başkası beni ilgilendirmiyor havasındalar.
Birlik olmadan, istemesini bilmeden, yapılacakları ortaya koyup bunları hayata geçiremeden turizm işi bizde olmayacak sanırım.
Turizmde öne çıkan şehirler neler yapmış hangi tür eylemlerle bu işi başarmışlar inceleyende yok, seçim yaklaştıkça yine vaatler alır başını gider biz ise inanır nasıl olsa birgün olur, yapılacaklar yapılır, olursa olur olmasa da olur der devletimize milletimize bağlı insanlarız diyerekten başımız önümüzde yapılacakları bekler dururuz.
Yerel gazeteleri okuyun köşe yazılarını okuyun birçoğu turizm konusunda sınıf atlayacağımızdan ümidi kesmiş olacaklar ki hep diğer illerin ne yapıldığından bahsediyorlar, doğru mu? Doğru, bir ders çıkarıyor muyuz? Maalesef.
Bir dergi geçti elime “Yerel Kimlik Geçmişten Geleceğe” üç ayda bir yayınlanan ücretsiz dergi. Tarihi Kentler Birliği çıkarıyor, son sayısında İncelemeler başlığı altında “7 Bölge 7 Kent Kastamonu” yazısını Çekül Vakfı Kastamonu Temsilcisi Yüksek Mimar Nuray YÜCEL kaleme almış.
Geçmişten günümüze Valilerden Belediye Başkanlarına kadar bu şehir için neler yapıldığı da yazının içeriğinde yer alıyor. Merak edenler www.tarihikentlerbirliği.org adresinden dergiye ulaşabilirler.
Evet, turizm işini ele almaya başladığımız senelerde kanımız kaynıyordu yapılanlarla seviniyor yapılacak olanları merakla bekliyorduk, artık sadece birileri ön ayak olsa da şu işi bir ele alsa diye bağdaşımızı kurduk bekliyoruz.
Biz neden bu konuda ileri gidemiyoruz “hep armut piş ağzıma düş” deyimini benimsediğimizden.
Zamanında memleket için iş yapacak vekillerimizde oldu ama onları tayin işleri ile meşgul ettik, şahsi işlerimiz için kapılarını çaldık, bu şehir için bir şeyler istenmedi.
Varsa da yoksa da şu kurumun müdürü iyi değil alın, falanca yetkili iş yapmıyor bunu başka yere gönderin diyerek aslında ben istediğimi yaptırırım şeklindeki egolarının tavan yaptığı ağır abiler vardı bu şehirde, halen de vardır herhalde.
Acaba geriye dönüp keşke bu şehir için bir şeyler isteseydim diye üzülüyorlar mıdır? Merak ediyorum. Örneğin yanı başımızdaki göklere çıkardığımız komşu şehirlerde tren yolu varken biz niye istemedik diye akıllarına geliyor mudur? Sanmıyorum.
Ne olacak bu memleketin hali diye sızlanmaya gerek yok birlikte hareket etmekten başka bir çare de yok. Bir zamanlar “Üsküdar’a kadar Kastamonu” diye övündüğümüz şey de çoktan yok oldu zira atı alan Üsküdar’ı çoktan geçti.
Birlikte olmaktan söz etmişken Ankara ve İstanbul’da Kastamonu Derneklerinin binlerce üyesi var acaba fuar zamanları stant kiraya verme ziyaretleri dışında her ay birkaç otobüs ile en azından hafta sonları şu memleketimizi bir ziyaret edelim tur düzenleyelim diye akıllarının ucundan geçiyor mu?
Bülend Çadırcıoğlu