“Gözleri mi daha maviydi, üstündeki tişört mu bilemedim. Gözlerinin mavisi ‘iyilik peşinde koş’ derken, tişörtünün mavisi ‘düşlere güç ver’ diyordu. Babam ‘haydi’ dedi, ‘fotoğraf çekebilirsin artık’. Ona yetişemiyordum. Ben çekemeden babam uçup gidiyordu.”
Safder” adlı kitabının önsözünde bu tümcelere yer veriyor,Can Kartoğlu.Kendini sürekli geliştiren, donanımlı ve çok azimli bir atletin yaşamını okurken, Devrek’te başlayan, Kastamonu ve Zonguldak’a uzanan yaşam mücadelesine eşlik ediyoruz. Yazar Can Kartoğlu yaşanan ekonomik güçlükler, sevgi ve saygıyla örülmüş geleneksel aile yapısı ve sonrasında tüketimin yaşam biçimine geldiği yılları akıcı bir dille anlatıyor.
93 yaşında Dünya’nın maraton koşan en yaşlı atleti olacağı New York City Maratonu’na hazırlanan Safder Kartoğlu’nun yaşamında Kastamonu’nun önemli bir yeri var.
Çantasında; çizgili pijaması, tek takım elbisesi, annesinin yaptığı ekmek, babasının akide şekeri ile şiir defterinden fazla bir şeyi olmayan Safder Kartoğlu, ortaokulu olmayan Devrek’ten okumak için, Kastamonu’ya doğru yola çıkıyor. Önce Zonguldak’a, oradan da Ankara’ya bitmek bilmeyen virajları homurtulu otobüslerle aşarak ulaşıyor. Kara trenle Ankara’dan Çankırı’ya giden, ilkokulu yeni bitirmiş henüz çocukluk çağındaki Safder, oradan da eski bir otobüste hoplaya zıplaya Kastamonu’ya ulaşmayı başarıyor.
Can Kartoğlu o günleri: “Dünya 40’lı yıllara kapısını açmış, Safder de tarihine Kastamonu’yu buyur etmiştir” sözüyle ifade ediyor.Safder Kartoğlu’nun yaşamında olduğu gibi, kitapta da Kastamonu anıları önemli bir yer tutuyor.
Kastamonu Halkevi Kütüphanesinde kitaplarla buluşan, futbolda oldukça başarılı olan Safder’in Fransızca öğretmeni Nimet Köprülü’dür. Paralı yatılı okumak, dar gelirli aile için zaman içinde olanaksız hale gelir. Aile için tek çare,Safder’iorta 3’te Zonguldak’taki bir yakınlarının yanına gönderip, eğitimine devam etmesini sağlamaktır. Lise 1 de parasız yatılı öğrenimden haberdar olan genç Safder, sınavı kazanarak, tekrar Kastamonu’ya dönüş yapar.
“Eski sevgiliye kavuşmuş gibi mutlu olur, hiç sevgilisi olmamış Safder” diye anlatılıyor, kitapta Kastamonu’ya dönüş. Matematik öğretmeni Şükufe Yamantürk olur. Edebiyat öğretmeni Neşet Güğümcü’yü uzun uzun anlatan SafderKartoğlu, Kastamonu Lisesi’nden iftihar ile mezun olur.
Zonguldak, İnebolu, Cide ve Ayancık arasında vapur ile I6 saat süren yolculuk gibi anıların yanı sıra 1924’den itibaren Ülkemiz ile birlikte Dünya’nın siyasi ve sosyal durumu gözler önüne seriliyor. 12 Eylül’ün acıları ise; “80 ler; Acı eşiğinin aşıldığı yıllar” başlığıyla yer buluyor, kitapta.
Cumhuriyet Dönemi’nin ilk nüfus sayımının yanı sıra Devrek Karaelmas Şekercisi’nde üretilip, ayaklı kavanozların içine yerleştirilen akide, halkalı ve horoz şekerleri, dev tencerelerde kaynayan şekerin koyulaştıkça artan kokusunu da duyumsatıyor, kitap.
Safder kitabında; Kelebeğin Rüyası filmine konu olan şair Rüştü Onur’un bir süre Kastamonu (Parasız Yatılı) Lisesi’nde eğitim gördüğüne dikkat çekiliyor. 22 yaşında veremden hayatını kaybeden Rüştü Onur, aynı zamanda Safder Kartoğlu’nun Devrek’ten komşusudur.
Safder Kartoğlu’nun annesinin ifadesiyle “yeşil gelen” bir ilçedir Devrek. Tahta merdivenlerinin “gacur, gucur” konuştuğunu düşünen aile içinse, ilçeleri yeşilin her tonudur. Ailede herkese yetişen anne, mini minnacık Naciye ile oğlunu okutabilmek için her fedakarlığı yapan baba Sadettin’in yürekleri gibi kocaman sevdaları da yer bulur bu eserde.
Anne ve babasının yanı sıra Safder Kartoğlu’nun güzeller güzeli Cahide’ye olan aşkı, evliliğive üç değerli evlatla taçlanan yaşamı da anlatılır.Çanakkale Bolayır’da askerlik, Zonguldak Devlet Hastanesinde çalışarak, dışarıdan üniversiteyi okumak, Bütün Dünya Dergisi’nde yayınlanan yazılar, profesyonel futbol yaşamı ile ilgili anıları ile birlikte eşi ile şiir gibi mektuplaşmalarından da örnekler sunuluyor.
Yazı İşleri Memuru olarak göreve başladığı Amele Birliği’nin Kurtuluş Savaşı sürerken, l92l yılında işçilere sosyal yardım yapmak amacıyla kurulmuş Türkiye’nin ilk Sosyal Güvenlik Kurumu olduğu bilgisini de öğreniyoruz kitaptan.
Vakitsiz yitirdiği eşinin ardından acısı dinmeyen Safder Kartoğlu, 5 kıtada, l6 ülkede koşmayı sürdürür. Antremanları yaşamı boyunca aksatmamaya özen gösterirken, yaz kış gün doğmadan kalkar, koşar, koşar, koşar….
Koşarken şiirler okur, dostluklar pekişir, madalyalar art arda gelir.Yazar Can Kartoğlu; Akıcı dili, duru Türkçesi ve engin betimlemeleri ile“Safder” adını verdiği kitabıyla okuyucuyu kucaklıyor.
Yaşamın anlamı baktığımız açıya göre değişir. Güzel bir açıdan bakmayı başaran bir aileyi tanıyoruz kitapta.
Kimi insanlar yaşamlarıyla umut olurlar topluma. Yazar Can Kartoğlu’nun Safder adlı eserini okurken, örnek bir insanın yaşamına eşlik ederek, umutlarımız çoğalıyor.