Ülkemizde ilk Türkçe gazete 1831 yılında ‘Takvim-Vekayi’ adıyla yayımlandı. Bu gazete günümüzün ‘Resmi Gazete’si kimliğindeydi. Devletin çıkardığı yasaları, duyulması emredilen genelge/tamim ve benzeri resmi uyarıları basıp yayardı.
Günümüz gazetelerine benzer Tercüman-i Ahval ise daha soraları Agah Efendi ve Şinasi tarafından yayımlandı.
Şimdi akıllara “-Avrupa’ya göre bizde niçin yüzyıllar sonra gazete yayımı başladı?” sorusu gelebilir. Yanıtı çok basit: “-Yönetenlerin kafalarında gazetelere yer yoktu da ondan…”
•••
Gazeteciler toplumun barometresidirler. Topluma ‘Deniz Feneri’ (mahkemelere konu olan değil) görevini yaparlar. Ama kimi şaşıdır… Kimi miyoptur uzağı; kimi hipermetroptur yakını göremez. Önemli olan her yerde ve her zaman ülke ve insan sevgisinin önde gelişidir bizce…
Toplu
msal olayların değerlendirilmesinde işte bu ‘görüş’ farklılıkları nedeniyle gazeteciler arasında kimi zaman hakarete varan, dava konusu olan polemikler yaşanır. Türk Basın Tarihi’nde bunun pek çok örneği yaşandı bugüne değin.
Bugün de buna örnek polemikleri okuyor, yaşıyoruz.
•••
4 Aralık 1945 günü tam da çok partili dönemin başlangıç günlerinde/Türk basınının kalbine acısı ve ayıbı bugün de yaşanan “Tan gazetesi”nin tahribi taş gibi gelip oturdu. Ikinci Büyük Savaşı burnu kanamadan atlatan Türkiye bir tercih yapma durumuyla karşı karşıyaydı. Tabii ki “Demokrasi Cephesi” seçilecek, Batı Dünyası’nın yanında yer alınacaktı. İşte böyle bir geçiş dönemini yaşayan Türkiye’de ‘basın nabzının attığı’ Babıâli’de gazeteciler arasında her zamanın acımasız polemikleri yaşanıyordu. Sonunda dönemin ünlü kalemi/gazeteci Hüseyin Cahit Yalçın, Tanin gazetesinin 4 Aralık 1945 tarihli nüshasında “Kalkın ey ehli vatan!..” başlıklı yazı yazınca ayni gün bir grup üniversiteli genç Zekeriya-Sabiha Sertel’in sahibi olduğu ‘TAN’ gazetesini ve ‘Yeni Dünya’ ile ‘Görüşler’ dergisini basıp tesislerini, yönetim yerlerini tahrip ettiler.
Kısacası, fikre karşı kaba kuvvet galip gelmişti.
Tam 70 yıl önce basın Dünyamızda yaşanan bu ayıbı anımsamak ve tekrarını yaşamamak için Türkiye Gazeteciler Cemiyeti geçen yıl düzenlediği “Tan Olayı” sergisini bu yıl da yineleyerek belleklerimizi tazeledi.
Tarih, işte bunun için vardır.
“Tan Olayı” üzerinde iyice düşünüp ders çıkarmak durumundayız bugün…