Şimdilerde bakmayın Kastamonu’da her mevki ve makamın erkeklerce tutulduğuna, büyük bir ihtiras ile kadınlardan kaçırılmak namına erkek imecesi olduğuna, kadınların seçim dünyasında erkelerce “tali” vatandaş yahut dolgu malzemesi sayıldığına, bu zulme kadınların ses çıkarmadığına…
Kastamonu’da kadınlar geçtiğimiz yüzyılın ilk yarısında, hayatın her alanında erkeklerle eşit bir yaşam sürüyordu oysa.
Sonradan şaştı terazinin kefesi, tüm mevzileri ele geçirildi erkek kuvvetlerince, erkek milleti aya, kadın milleti yaya…
“Kastamonu” demek, “Kadınmonu” demektibir bakıma; erkek vatanı oldu çıktı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş sürecinde dahi Kastamonu kadınlarının önemli payı var…
Kadınlar cumhuriyeti kurdu, erkekler tahta oturdu.
Fotoğrafa iyi bakın, 15 Mart 1941 tarihli, “3 kadın ve 1 çocuk”, hakikaten “Tarihi” bir fotoğraf, duayen hemşerimiz Yavuz Ballık’ın koleksiyonundan…
Vali Avni Doğan döneminde sıkça yapılan kıyafet balolarından birinde çekildiğini tahmin ediyorum.
Soldan itibaren sırasıyla kadınlar “Fehime Okay, Nedime Kahyaoğlu, Hayriye Ballık”…
Delikanlı ise “Yücel Ballık”.
Kadınların ortak özelliği Kastamonu Belediyesi Meclis üyesi olmaları…
Fotoğrafta yer almayan bir kadın belediye meclis üyesi daha var aynı yıllarda; “Zehra Bayar”. (İplik tüccarı Muharrem Celal Bayar’ın eşi.)
(Evveliyatta illaki Hafız Selman İzbeli…
Hey gidi hey.)
Kastamonu, sosyal hayatta ileri mi gidiyor geri mi?..
Erkek cenderesi resmen.
“Kültür, zihniyet devrimi, kadın, başlangıç” şehri Kastamonu
Yapılan bir ankette şehirdışındaki vatandaşlara “Kastamonu denildiğinde aklınıza ilk ne geliyor?” sorusu sorulmuş, “Sarımsak” cevabı şampiyon olmuş, hey gidinin kadim vilayeti Kastamonu hey, nam namına bugün kala kala bir sarımsağa kaldı öyle mi?..
Cümlemizin eseri.
Soğanı da meşhurdur aslında Kastamonu’nun…
Biraz daha gayret etmeli soğan tanıtımına, “sarımsak-soğan” tandeminden top geçer adam geçmez, sarımsak sayesinde tanıtımdan bir kazanıyorsa ilimiz, bu sayede iki kazanır.Transfere kıyıp patatesi de koyabildik mi yanına alın size “muhteşem 3’lü”, Barcelona’da yok böyle kadro, koy forvete, tanıtımda yekûn rakip illeri kevgire çevirsin.
“Sarımsak-Soğan-Patates diyarına hoş geldiniz; gelişiniz güle güle, gidişiniz güle güle”…
Slogan da tastamam.
Daday’ın ortasından geçen dillere destan asfalt yolu, İnebolu sahiline yüzük taşı gibi oturtulan apartmanları, Küre’deki TOKİ evlerini, Tosya’da yerel dinamiklerin “inşaat” alanı olması için tepindikleri çeltik tarlalarını, “PANPARKS” velinimetinden bihaber Küre Dağları havalisi ilçelerin yekun kaymakam ve belediye başkanlarının fotoğraflarıda eklendi mi fona tastamam, hatırları kalmasın gerçi, mangalda kül bırakmayan yekûn ilçe belediye başkanlarının fotoğraflarını ekleyelim tanıtım broşürüne…
“Kastamonu” dendiğinde “Sarımsak” akla geliyormuş şehir dışında, vay anam vay.
Keder bir yana, benim iddiam ise apayrı, “Kültür, zihniyet devrimi, kadın, başlangıç” şehri Kastamonu…
Varsın deli desinler bana.
- ••
Not:
1940’lı yıllarda rakı imalathanesi vardı Kastamonu’da, Kefeli’ye Belediye Caddesi’nden çıkış muhitinde, Osmanlı Sarayı’na komşu bir binada…
“Şafak Rakı Fabrikası”.
29’luk, 49’luk şişelerde…
İmbikten çekilirdi.
Gerçi o vakitler her tiryaki evde rakı yapıyordu…
Hükümet imbikleri yasaklayınca “kendin yap, kendi iç” üretimleri bitti.
Hele imbikten yeni çekilen rakı…
Pek bir makbuldü.