Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ), Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) ve Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) tarafından bugün başlayacak asgari ücret görüşmeleri öncesi yapılan ortak açıklamada, asgari ücretin insana yakışır bir yaşam düzeyini sağlayacak şekilde tespit edilmesi istendi.
Kastamonu’da Türk-İş Temsilcisi Mehmet Çelik tarafından yapılan ortak açıklamada, 2022 yılında geçerli olacak asgari ücreti belirlemek üzere ilk toplantının, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın çağrısıyla yarın sosyal tarafların katılımıyla yapılacağı anımsatıldı. Asgari ücretin, işçi ve ailesinin günün ekonomik ve sosyal koşullarına göre insanca yaşamasını mümkün kılacak, insanlık onuruyla bağdaşacak bir ücret olması gerektiği belirtilerek, “3 işçi konfederasyonu ‘insan onuruna yaraşır bir asgari ücret’ belirlenmesi taleplerini bir araya gelerek ortaklaştırmıştır. Özellikle sendikasız işçilerin önemli bir bölümünün temel sorunu olan asgari ücretin, belirlediğimiz ve savunduğumuz ilkeler doğrultusunda karara bağlanması büyük önem taşımaktadır” denildi.
‘ASGARİ ÜCRET BİR PAZARLIK ÜCRETİ DEĞİLDİR’
Asgari ücreti belirleme çalışmalarının sadece ücretli kesimi değil toplumun tümünü yakından ve doğrudan ilgilendirdiği kaydedilerek, “Ekonomide özellikle son dönemde döviz kurlarında yaşanan olağanüstü dalgalanma ve başta gıda ve kira olmak üzere temel mal ve hizmet fiyatlarında görülen artışlar, emeğinden başka hiçbir geliri olmayan ücretli çalışanların satın alma gücünü geriletmiştir. Bu nedenle, 2022 yılında geçerli olacak asgari ücretin, ekonomide yaşanan gelişmeler de dikkate alınarak, insana yakışır bir yaşam düzeyini sağlayacak şekilde tespit edilmesi gereği ortak düşüncemizdir. 3 işçi konfederasyonu işçiler için aileleri ile birlikte insan onuruna yaraşır bir asgari ücret belirlenmesi taleplerini yineleyerek bir kez daha bir araya gelmiştir. Asgari ücret bir pazarlık ücreti değildir. İşçinin ailesiyle birlikte insanca yaşamasını sağlayacak gelirdir. Asgari ücretin belirlenmesi müzakerelerinde göz önünde tutulması gereken öncelikli husus, çalışanların karşı karşıya bulundukları geçim koşullarıdır. Çalışanlar, yaşanılan ekonomik sıkıntıların nedeni değil mağdurudur ve ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum gerekçesiyle asgari ücretin düşük belirlenmesi kabul edilemez” ifadelerine yer verildi.
‘İŞÇİNİN YILIN TOPLAMI İTİBARİYLE KAYBI DEVAM ETMEKTEDİR’
Ortak açıklamada, Türkiye’deki asgari ücret düzeyinin Avrupa Birliği üyesi tüm ülkelerin gerisine düştüğü hatırlatılarak, şunlar kaydedildi:
“Küresel pazarlar ile rekabet edebilmek adına emek kesiminin talepleri görmezden gelinmemelidir. Türkiye’nin rekabet şartlarını düşük ücret politikasıyla sağlamak doğrultusunda bir anlayışı olmamalıdır. Bugün ücretliler üzerinde dayanılmaz boyutlarda vergi yükleri bulunmaktadır. Türkiye’de gelir vergisi mükelleflerinin büyük çoğunluğu ücret geliri elde edenlerdir. Kaldı ki, hem doğrudan gelir ve kazanç üzerinden hem dolaylı olarak mal ve hizmet alımında yapılan zorunlu ihtiyaç harcamalarından dolayı günlük yaşantısının her aşamasında vergiye maruz kalınmaktadır. Ücretli çalışanların net ücreti, vergi dilimlerindeki artışlar nedeniyle ilerleyen aylarda düşmektedir. Asgari ücret alan işçiler bile yılın son 4 ayında eksik ücret almak durumunda kalmaktadır. Asgari ücrette gelir vergisi nedeniyle meydana gelen gerilemenin telafi edilmesi uygulaması, sadece asgari ücretle çalışan bekar işçiler için geçerlidir. Evli, 3 çocuklu ve eşi çalışmayan bir işçi yılbaşında elde ettiği ücret düzeyini yıl sonunda alamamaktadır. Bu işçinin yılın toplamı itibarıyla kaybı devam etmektedir. Mevcut bu uygulamayla aile korunmamaktadır.”
‘ASGARİ ÜCRET NET OLARAK AÇIKLANMALIDIR’
Asgari ücretin saptanmasında Anayasa’da yer alan ‘geçim şartları’ yaklaşımına öncelikle uyulması gerektiğinin belirtildiği ortak açıklamada, “Günün ekonomik ve sosyal koşullarına göre işçinin ve ailesinin insanca yaşamasını mümkün kılacak ve insanlık onuruyla bağdaşacak asgari ücret belirlenmelidir. Asgari ücret net olarak açıklanmalıdır. Bu ücretten yapılacak vergi, sosyal güvenlik vb. kesintiler net tutarın üzerine ilave edilmeli ve yıl boyunca asgari ücret açıklanan bu net ücretin altına düşmemelidir. Asgari Geçim İndirimi işçinin medeni durumuna göre ayrıca ilave edilmelidir. Tüm ücretlerin asgari ücrete tekabül eden kısmı vergiden muaf olmalıdır. Gelir vergisi tarifesi en az yeniden değerleme oranında artırılmalıdır. Ayrıca ücretliler için damga vergisi uygulaması kaldırılmalıdır. Asgari ücret sonrası ilk vergi basamağı için uygulanacak oran da yüzde 10 olmalıdır. Asgari ücret, herhangi bir ayırım yapılmadan yine ulusal düzeyde tek olarak ve yıllık belirlenmelidir. İşçilerin arasında nitelik, kıdem, işin mahiyeti gibi ekonomik amaçlı değerlendirmelerin tümünden bağımsız olarak ele alınmalıdır. Asgari ücret, ekonomik ölçülerin ötesinde sosyal bir ücret olarak kabul edilmeli ve bu özelliği temel alınarak belirlenmelidir. Devlet çalışanlar arasında ayrım yapmamalı, kamuda geçerli en düşük aylık tutarını asgari ücret belirlenirken de dikkate almalıdır” denildi.