2021 Tanpınar Edebiyat ödülü sahibini buldu. Bursa Osmangazi Belediyesi’nin edebiyat dünyasının usta isimlerinden Ahmet Hamdi Tanpınar anısına bu yıl 20’ncisini düzenlediği Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Ödülleri yarışmasında kazananlar belli oldu. Bu yıl roman dalında gerçekleştirilen yarışmaya 111 eser katılmış, bu eserler arasında birinciliği “Kambur” adlı eseriyle Taşköprülü hemşerimiz Esra Kâhya kazandı.
Böylesi büyük bir ödülün sahibi olan Esra Kâhya öğretmenimize söyleşi isteğimi ilettiğimde memnuniyetle karşıladı. Kendisini tanıtmak ve kazandığı büyük başarısını bir edebiyatsever olarak kamuoyuyla paylaşmak istedim.
Söyleşimiz, Esra Öğretmenden ailesini tanıtmasını istememle başlıyor. Esra Öğretmen ailesini anlatırken ben de notlarımı alıyorum. Ödüllü bir yazarla söyleşimizin keyifli olacağına dair öngörüm var. Esra Öğretmen başlıyor anlatmaya:
“Ben Esra Banatoğlu Kâhya. 1982 yılında Kastamonu’nun sarımsağıyla ünlü Taşköprü ilçesinde doğdum.
Çocukluğum ve gençliğim orada geçti. Öğretmen bir anne ile inşaat ustası bir babanın üç çocuğundan biriyim. Bir ablam, bir de kardeşim var. Şu an Zonguldak’ta yaşıyorum. Evliyim ve Emir adında güzelce bir çocuğa anneyim.”
Peki, Esra Öğretmen diyorum, Taşköprü’de geçen çocukluğunla ilgili zihninde kalanlardan bahsedebilir misin? Esra Öğretmen çocukluğunu yeniden yaşıyor gibi mutlu anlatmaya başlıyor:
“Çocukluğum her anlamda dolu dolu geçti. Varlığı, yokluğu, mutluluğu, acıyı; birçok duyguyu aslıyla ve zıttıyla çocukluğumda yaşadım, hayatıma yön verecek anıları o zamanlarda biriktirdim. Ve bunlara hep şükrediyorum. Yaşadığım her şey ve özellikle sadece sokaklarda var olan o kültür, samimi komşuluk ilişkileri ve arkadaşlarımla kurduğum o dünyabeni her anlamda besledi. Yaramaz bir çocukluk geçirdim. Çevremdekiler için bir kabustu ama bunu çok umursadığım söylenemez. Sadece haylazlıklarımı konu alan bir öykü kitabı yazmayı düşünüyorum hatta.”
Esra öğretmenin çocukluğu geleceği hakkında bazı ipuçları veriyor. Çevresine bakışları gözleme dayalı. Yaşananları zihnine zapt ediyor. Uçarı ve tadını çıkartıyor.
Esra Öğretmene “Eğitimin hakkında neler söyleyeceksin?” diyorum. Cin gibi bakışlarıyla tane tane anlatıyor:
“İlk ve Ortaokulu Taşköprü Atatürk Ortaokulu’nda Liseyi de Taşköprü Süper Lisesi’nde; üniversite eğitimimi Ankara Gazi Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği Bölümü’nde tamamladım. İlk görev yerim Bitlis’in Adilcevaz ilçesi oldu. Üç yılı aşkın bir hizmet süresinden sonra hâlâ görev yaptığım Zonguldak’a geldim. Açık öğretim Fakültesi Edebiyat Bölümü ve Yüksek Lisans öğrencisiyim.”
– Esra Öğretmenim, her yazarın edebiyat serüveni farklı yollardan başlar. Peki senin edebiyat serüvenin nasıl başladığını bize anlatır mısın?
“Edebiyatla daha doğrusu kitapla dostluğumun kurulması ortaokul birinci sınıf yıllarıma denk düşer. Bildiğiniz gibi eskiden şartlar şimdiki gibi olumlu, gelişmiş değildi. Okuldan verilen ödevlerin araştırılması için İlçe Halk Kütüphanesine giderdik. Toplasanız yedi sekiz masanın güçlükle sığdığı, ses çıkartmanın yasak olduğu bu küçük kütüphaneye gittiğimde kendimi başka bir dünyada hissederdim. İlk gittiğim zamanlar orada sadece ansiklopedilerden ödev ve araştırmalar için yararlanacağımı sanıyordum. Kitap alıp eve götüreceğimi öğrendikten sonra iflah olmadım zaten. Kütüphane görevlisi Hamza Çiçek amcaya -kulakları çınlasın- korkarak sormuştum:‘Eve götürmek için kitap alabilir miyim?’ diye. ‘Hangi kitabı alacaksın?’ dedi biraz sertçe. Bu soruya hazırlıklı değildim. Raftan rastgele bir kitap çektim. Kerime Nadir’in ‘Hıçkırık’ romanı elime geldi. On bir yaşımdaydım. Hıçkıra hıçkıra okuduğum bu aşk romanı sayesindekitaplar hayatımın vazgeçilmezi oldu. O günden sonra da hep okudum, çok okudum…”
“Kazandığın ödül ve yazdığın edebiyat dergileri hakkında söyleyeceklerin nelerdir?” diyorum. Esra Öğretmen anlatıyor:
“Lise birinci sınıfta katıldığım ‘Hasan Ali Yücel’ konulu şiir yarışmasında il birincisi olduktan sonra yazmaya olan ilgim daha da arttı. Lise ve üniversite hayatım boyunca pek çok şiir ve kompozisyon yarışmasına katıldım, dereceler aldım. Millî Eğitim Bakanlığının 2020 yılında düzenlediği ‘Hasan Âli Yücel’ öykü yarışmasında ‘Koku’ adlı öykümle Türkiye ikincisi oldum. Ardından Bursa Osmangazi Belediyesi tarafından düzenlenen ve bu yıl 20’ncisigerçekleşen Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Ödülleri yarışmasında ‘Kambur’ adlı dosyamla roman dalında Türkiye birincisi seçildim. Ve bu eserim Ekim ayı içinde Osmangazi Belediyesi tarafından kitaplaştırıldı. Ülke genelinde yapılan iki yarışmada da seçkiye girmeye hak kazandım. Öykülerim MünzeviEdebiyat Dergisi ve Altıyedi Dergisi’nde yayımlandı.”
Esra Öğretmene yazdığı öykü ve romanlarında beslendiği damarları, özelliklerini açıklamasını istiyorum. Bir süre susuyor. Düşüncelerini zihninde topluyor. Başlıyor anlatmaya:
“Edebi çalışmalarımda didaktik ileti olsun diye özel bir çabam yok. Okur beni anlasın, halden bilsin yeter. Beslendiğim damarları da geçmişim, gözlemlerim, yaşadıklarım ve okuduklarım olarak sayabilirim. Taşköprü’de yaşadığım Harmancık Mahallesi, komşularımız, sokak oyunlarımız, elma-erik çalmalarımız, dut silkelemelerimiz, etli ekmek,tarhana karma, turşu kurma, tüten sobalar, donan su boruları… zihnimde ve anılarımda nevarsa edebi çalışmalarımın ortasına dalıveriyorlar. Anlıyorum ki yaşanan her şey yazılmayı istiyor.”
“- Esra Öğretmenim, Edebiyat adına oldukça verimli bir söyleşi yaptığımızı düşünüyorum. Edebiyat dünyamızda sevdiğin yazar ve şairlerimiz sorusunu nasıl yanıtlarsın?İdolün var mıdır? Ya da kimdir? Ne dersin?”
“Okumayı sevdiğim, takdir ettiğim o kadar çok yazarımız şairimiz var ki. Lise yıllardan beri Nazan Bekiroğlu’na hayrandım. Onun gibi yazmayı düşlerdim hep. Şimdi zaman geçtiğinde anladım ki üslubumuz oldukça farklı lakin hayranlığım bâki. Ethem Baran ismi benim için çok özeldir. Ufkumu açan, yol gösterici olan bir ağabeyim bir hocamdır. Ahmet Hamdi Tanpınar’ı Türk Edebiyatı’nın piri sayarım. En sevdiğim şair Orhan Veli, en sevdiğim şiir Yağmur Kaçağı’dır. Turgut Uyar ve Didem Madak’sız edemem. Döner dolaşır onları okurum.”
“- Türkçe Öğretmeni olarak görev yapıyorsun. Okuma yazma konusunda öğrencilere bir mesaj vermek ister misin? Seni idol olarak izleyen öğrencilerin mutlaka vardır…”
“On altı yıllık meslek hayatımda binlerce kez kurduğum bir cümle var: ‘Kitap okuyun!’ Çünkü okuyan insan ayrıcalıklıdır, güçlüdür, aydındır. Engel tanımaz, baş eğmez. Okuyanın silahı da kalkanı da kelimelerdir. Okuyun, okuyun, okuyun…”
Esra Öğretmenim, değerli zamanını bu söyleşimiz için bana ayırdın. Çok teşekkür ederim. Umarım edebiyat yolunda nice başarılara imza atarsın. Bir hemşerimiz olarak seni kutluyoruz…
Mümtaz Tiftik