Hâlen KTB Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğünde Şube Müdürü olarak görev yapan Azdavaylı (d.1971) şair, yazar, gazeteci Erdal Arslan’dan yıl dolayısıyla bir yayın bekliyorduk. Âkif’in Kastamonu günleriyle ilgili araştırmalarını genişleterek yeniden yayımlayacağını düşünüyorduk. Ancak, o daha iyisini, mükemmelini yaptı. Marşın TBMM’de kabulünün 100. yılı anısına Korkma adlı belgesel bir romanla çıktı sanatseverlerin, hemşehrilerinin karşısına.
Erdal Arslan; Korkma/Belgesel Roman/Bir Âkif Romanı, İstanbul 2021, 198 s. Parana Yayınları
Erdal Arslan, Zalifre (2006) ve Baltacı (2018) tarihî romanları ve konusunu Kastamonu tarihinden alan Kastamonu Hikâyeleri (2006, 2009, 2018) kitabı, ayrıca çocuk hikâyeleriyle bizde daha mükemmel tarihî romanlar yazabileceği düşüncesini uyandırmıştı haklı olarak. Yeni romanı, zamanlama açısından çok uygun bir tarihte, Marş’ın kabul edildiği 12 Mart 1921’in 100. yıl dönümünde elimize geçti.
Tarihî romanın özelliklerini her yönüyle tarnıtan bir yazıyı kitabın arka kapağında okuyoruz. Bu tanıtım yazısından, amaç ve içeriği vurgulayan, yazma yöntemini açıklayan bu metni okuyucuyla paylaşmak istiyoruz:
“Bir Âkif Romanı…
Millî Şairimiz, Şair-i Muazzama Mehmet Âkif’in 1920 yılı Nisan ayının ilk haftasından 12 Mart 1921 tarihine kadar geçen süreçteki Millî Mücadele çalışmaları ve hayatı tamamen belgelere dayalı bir şekilde okuruyla buluşuyor.
Tamamı gerçek karakterler ve tamamı gerçek olaylardan oluşan Mehmet Âkif’in istiklâl mücadelesini ve İstiklâl Marşı’nın yazılış sürecini anlatan belgesel roman.
Belgesel roman… Çok büyük iddia. Bu kitap, iddiasının arkasında. Çünkü, ilk kelimesinden son kelimesine kadar belgelere dayalı olarak ama bir roman tadında kaleme alındı.
Mehmet Âkif, Anadolu’ya ne zaman, hangi sebeple geçti? Anadolu’ya geçtiğinde hangi faaliyetlerde bulundu? Hangi şehirleri dolaştı ve bu şehirlerde neler yaptı? Şebîlürreşad dergisi sahibi ve Âkif’in yakın dostu, kader ortağı Eşref Edib’in dünya tarihine geçen icadı ne idi? Âkif, Millî Mücadele ruhunu şaha kaldıran, Anadolu’nun dört bir yanına dalga dalga yayılan vaazını nerede verdi? Bu vaazda nelerden bahsetti? İstiklâl Marşı Yarışması’na neden katılmadı? Millî Marş’ı yazmaya nasıl ikna oldu? Ne kadar günde, nerelerde, hangi ortamda, nasıl yazdı? İstiklâl Marşı’nın nüvelerini daha önceki şiir yazılarında ortaya koydu mu? İstiklâl Marşı’nı tamamladığında ilk nereye gönderdi? Tüm bu soruların cevabı ve ilk defa okuyacağınız birçok Mehmet Âkif gerçeğinin yer aldığı, bir destan adamın belgelere dayalı tamamen gerçek hayatı.
İstiklâl Marşı’nın TBMM’de kabulünün 100. yılında, alanında yazılan ilk ve tek belgesel roman.
Şair-i Muazzama Mehmet Âkif’e minnet, hasret ve özlemle…”
Roman, dört ana bölümden oluşuyor:
I.Bölüm: Mehmet Âkif Millî Mücadele’ye Katılıyor
II.Bölüm: Eşref Edib’in Cuma Talimleri
III.Bölüm: ÂkifNasrullah Kürsüsünde
IV.Bölüm: İstiklâl Marşı Doğuyor
Romanın alt bölüm başlıkları ise şöyle:
- 9 Nisan 1920
- 10-14 Nisan 1920
- 25 Nisan-4 Ekim 1920. Âkif’in İrşat Encümeni Üyeliği
- Eşref Edib Millî Mücadele’de
- 13 Temmuz 1920
- Mehmet Âkif Kastamonu’da: 19 Ekim-24 Aralık 1920
- Âkif Nasrullah Kürsüsünde
- Âkif Tekrar Ankara’da: 27 Aralık 1920-12 Mart 1921
Romanın sonunda Faydalanılan Kaynaklar, TBMM’de İstiklâl Marşı Görüşmeleri, Belgeler başlıkları altında romanın yazılmasında yararlanılan kaynak ve belgeler açıklanmış. Belgeler içinde; Kastamonu Vilayet Gazetesi (23 Ekim 1920), Açıksöz gazetesi (4 Kasım 1920), Açıksöz gazetesi (27 Aralık 1920), Açıksöz gazetesi (22 Kasım 1920), Sebîlürreşad dergisi (25 Kasım 1920), Açıksöz gazetesi (21 Mart 1921), Sebîlürreşad dergisi (17 Şubat 1921), Ceride-i Resmîye/Resmî Gazete (21 Mart 1921) ve Açıksöz gazetesinin 21 Şubat 1921 tarihli baskılarındaki Âkif ve İstiklâl Marşı’yla ilgili bölümlerin tıpkıbasımları yer almaktadır.
Her şeyden önce şunu belirtmek zorundayız. Tarihî roman yazmak, diğer romanlara göre iki kat zordur. Binlerce sayfa kitap, makale okumak, dönemin gazetelerini, dergilerini karıştırmak gerekir. Kişi ve kuruluş adlarına, olayların cereyanına sadık kalmak mecburiyeti vardır. Ele alınan tarihî olaylardaki konuşma ve yazı dilinin iskeleti, omurgası zedelenmeyecektir. Erdal Arslan, bu ilkelere titizlikle uymuş. Belgeleri akıcı bir üslupla kültür, edebiyat, sanat dünyamıza sunmuş. Romanı yayımlayan Parana Yayınevi’nin kapak ve iç tasarımını da beğendik. Âkif ve İstiklâl Marşı Yılı’na yakışır bir yayın ortaya çıkmış. Tek takıldığım nokta, kitapta benimsenen imla/yazım anlayışı. TDK’ye de Yazarlar Birliğine de bağlayamadık. Tabii ki bu anlayış sadece yazara bağlı değil. Yayınevlerinin de bu konuda bazı tasarruflarının bulunduğunu biliyoruz. Biz de, birçok kitap ve yazımızda yazdığımızla basılanın farklı olduğunu, tasarım sırasında cümle ve paragraflarımızın kesildiğini yaşadığımızdan Erdal Arslan’ı eleştirmiyoruz. “Bu kadar kusur kadı kızında da bulunur.” deyip geçiyor, tebrik ve teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Erdal Arslan’dan artık bir Sepetçioğlu Osman Efe romanı da bekliyoruz…
NAİL TAN