Yeni Türk edebiyatının en önemli romancılarından biri, modern-postmodern Türk romanının kurucularından Oğuz Atay’ın (1934-1977) Kastamonulu olması daima memleketini seven Kastamonululara gurur vermiştir. Oğuz Atay’ın yanısıra birkaç ünlü romancı ve hikâyeciye daha sahip olamadığımızdan sanıyorum, babasının memuriyeti dolayısıyla Cide’de doğan, Bartın nüfusuna kayıtlı Rıfat Ilgaz’a sahip çıkmak, onu Kastamonulu göstermek zorunda kalmıştık (N. Tan-Ö. Tan hariç).
Çok şükür, bugün artık hemşehrilik duygusunun esiri olmadan rahatlıkla şu cümleyi kurabiliyoruz: “Türk edebiyatı, bir büyük romancıya daha kavuştu. Hem de Kastamonulu! Beyazıt Akman.”
Bu romancıyı hemşehrilerimiz yakın yıllarda tanıdılar. Edebiyatla ilgilenenler iyi biliyorlar. 2018 Ocak ayında kendisinden son bilgileri alarak bir kez de bizim kalemimizden tanımanızı istedik.
Hâlen Ankara’da Sosyal Bilimler Üniversitesinde Yrd. Doç. Dr. unvanıyla ders veren Akman 1981 yılında Kastamonu’da doğdu. Kastamonulu bir ailenin oğludur. Boğaziçi Üniversitesi ve ODTÜ’de İngiliz Dili Eğitimi üzerine yüksek öğrenimini tamamladı ve üniversite ikincisi olarak yüksek şerefle diploma aldı. Fulbright bursuyla ABD’ye gitti (2004). Yüksek lisans eğitiminin ardından IllionisState Üniversitesinde “İngiliz Edebiyatında İslam Algısı ve Türkler” konulu teziyle Dr. unvanını aldı (2012). Doktora tezini hazırlarken İngiliz edebiyatı ve İslam konularında dersler verdi, sempozyumlarda bildiriler sundu, bilimsel dergilerde makaleleri yayımlandı. “Shakespeare ve Daniel Defoe’da Türk İmgesi” konusundaki makaleleri dikkati çekti. Doktora sonrasında 2012 – 2014 yılları arasında New York Üniversitesi, Genesco’da Dünya Edebiyatı ve İslam, Doğu Batı İlişkileri, Osmanlılar ve Batı gibi konularda dersler verdi. 2014 yılında Türkiye’ye döndü.
ABD’de doktora çalışmalarını sürdürürken yerli ve yabancı yüzü aşkın eseri okuyup inceleyerek beş yılda Fatih ve fetihi anlatan bir roman kaleme aldı: Dünyanın İlk Günü. 2009’da yayımlanan bu roman edebiyat çevrelerinde büyük ilgi gördü, en çok okunan romanlar arasında değerlendirildi. Tarihî roman ve TV dizilerine de ilham kaynağı oldu.
Akman, aldığı eğitimin de etkisiyle Osmanlı tarihiyle ilgili roman yazmayı bir gelenek hâline getirdi. Üç yıllık bir araştırma sonucu, Son Sefarad: Sultan Bayezid’in Savaşı adlı ikinci romanını yayımladı (2012). Romanda beş asır öncesinden günümüz insanına verilen insanlık dersi, İslam’ın diğer dinlere mensup insanlara bakışı etkili bir dille anlatılmaktadır.
Romancı, dört yıl daha araştırdı, inceledi ve Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu da romanlaştırdı. İki cilt hâlinde 2016’da okuyucuyla buluşan romanın adı: Osman: Aşk, Osman: Savaş.
Akman’ın bu yazılması zor romanları edebiyat kuruluşlarının dikkatinden kaçmadı. Türkiye Yazarlar Birliğince 2015 Uluslararası Tarihî Roman ve Romanda Tarih Büyük Ödülü’ne layık görüldü.
Değerli romancımız, akademik hayatta da önemli başarılara imzasını atmaktadır. On beş yıllık araştırmalarının sonucu yazdığı ve 2017’de yayımlanan Kayıp Tarihin İzinde: Fatih’ten Shakespeare’e Doğu-Batı adlı eserinin bilim dünyasındaki yankılarını 2018 yılı içinde hep birlikte izleyeceğiz.
Beyazıt Akman. Bu adı bundan sonra daha sık işiteceğimizden adım gibi eminim. Türk edebiyatı büyük bir romancıya daha kavuştu. Hem de Kastamonulu!