Kastamonu için “açık hava müzesi” ve “müzeler kenti” misali tanımlamalarımız var, iddiamızın altını doldurmaya elverişli envai müzelerimizle onur duyuyoruz ilimizin kültür iklimine dair, “dokuma müzesi” eksik ne var ki…
Kurmak için tam zamanı.
(Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın himayesinde yürütülen “Türkiye Dokuma Atlası Projesi” ile ilgili olarak geçtiğimiz hafta ardı ardına yazılar yazdım…
“Iskalamayalım” uyarısında bulundum.
Söz konusu projenin hem baş aktörlerinden birisi olabiliriz hem de proje sayesinde şehrimize “dokuma müzesi” kazandırabiliriz, proje hedeflerinde illere “müze” kurulması var çünkü…
“Geleneksel dokumaların tekstil ve moda sektörü ile buluşturulmasıyla yerel kalkınmanın sağlanması, ‘Dokuma Kültürü Rotaları’ ve ‘Yaşayan Müzeler’ oluşturularak kültür turizmine ve yerel kalkınmaya katkı sağlanması… Denizli, Bursa ve İstanbul başta olmak üzere, İpek Yolu üzerindeki şehirler, keten ve kenevirin öne çıktığı Karadeniz şehirleri, Erzurum, Siirt, Şırnak gibi yünlü dokuma yapılan şehirler arasında ‘Dokuma Kültürü Rotaları’ ve ‘Yaşayan Müzeler’ oluşturarak yerel kalkınmaya ve kültür turizmine katkıda bulunulacak…).
“Kastamonu Dokuma Müzesi” için “tarihi” nitelik taşıyan dokuma örnekleri bulabilir miyiz ilimizde?…
Sandıklar yıllara meydan okuyan dokumalar ile dolu.
Kastamonu kadınının tarihini ve kültürünü özenle korumada emsali var mı?…
İki yüzyıla merdiven dayamış dokuma örneklerini hala “buz” gibi gördüğüm için; sanmam.
“Türkiye Dokuma Atlası Projesi” ilimizi “peştemal” dalında öne çıkardığı için şehrimizde “peştamal” ne durumda diye hemencecik bakındım…
Yarım saat içinde “eski” peştemal örneklerini karşımda buldum.
Harf devriminden önce dokunmuş ve üzerine “Arapça” alfabe ile mühür basılmış “ipek peştemal” bakmaya doyulmuyor…
Ailesinden elden ele emanet alan hanımefendi, ipek peştemal tarihi için “en az 200 yıl” dedi.
Diğer bir sandıktan çıkan peştemal için sahibi hanımefendi “en az 100 yıl” değerlendirmesinde bulundu…
Gözü gibi bakmış.
Yaş olarak diğerlerine nazaran daha genç olan diğer peştemal ise üretim izinin geçmişten günümüze sürülmesini sağlamasından ötürü çok değerli…
Ucundaki “tırnak bağı” ise apayrı bir “hazine”.
Niceleri var muhakkak…
Sandıklarda yüklü.
(İlimize ilişkin kadim “ipek bürümcük göynek” örnekleri bir başka güzellik…
Kültür hazinesi.”)
Kastamonu kadınlarının adeta “müzeci” sorumluluğu ile sakladıkları tarihi kıymete haiz dokumalarını kurulacak müzeye bağışlayacaklarına kuşku yok…
Hazine ortaya çıkacak bu sayede.
“Kastamonu Dokuma Müzesi” kuralım…
Emek ve vefa bir arada hayat bulsun.
Not: Günümüze uzanan dokuma örnekleri yanı sıra…
Eldeki tarihi dokümanlar da “Kastamonu Dokuma Müzesi” kurulmasını görev koşuyor.
Yüzyılları geçtik…
Bin yılları deviren “dokuma kültürü” var ilimizde.
Önce bir “sempozyum”…
Ardından “müze”.
MUSTAFA AFACAN