Öncesinde çeşitli hükümetlerce 11 “kalkınma planı” hayata geçirildi ülkemizde, vaktiyle “kalkınmada öncelikli yöre” olduğumuz çok oldu, hep bir umut hep bir umut ile bugüne geldik…
“12. Kalkınma Planı” arifesindeyiz.
Kalkınmada “öncelikli” yöre olup da kalkınmada “son” sıralarda kalan nadir illerden biri Kastamonu olsa gerek…
“Ekonomik kalkınma” ve “sosyal gelişme” liginde alt sıralarda olduğumuza göre önceki kalkınma planlarından azami fayda görmediğimiz ortada.
Bari 12’nci de turnayı gözünden vuralım…
Kalkınma ipine sıkı sıkıya sarılalım.
İlk “kalkınma planı” 1963’de yapıldı ve 5 yıllık dönemde uygulandı…
“Planlı kalkınma” namına örnek bir adımdı.
“Devlette süreklilik” esası birkaç yıllık sekmelerle de olsa bugüne kadar geldi, her 5 yıllık döneme bir kalkınma planı düştü, “planlı kalkınma” fikrinden dönülmedi…
Hedeflenen sonuçlara ulaşıldı ya da ulaşılmadı, esas olan “planlama, süreklilik ve kamu kurumlarının aynı rota üzerinde hareket etmeye özendirilmeleri”.
Kalkınma planları elbette “makro” ölçekli, süresi boyunca ülkemizi farklı alanlarda çepeçevre ele almaya, bütüncü bir yol haritası ortaya koymaya meyilli…
Kastamonu misali “kalkınma mağduru” bölgelerin derdine deva olacak “mikro” tedbir ve destekler üst üste konulduğunda da ortaya “makro” bir “iş planı” çıkar elbette.
“12. Kalkınma Planı” 2024-2028 yılları dönemini kapsayacak…
Cumhurbaşkanlığı Genelgesi’nin Resmi Gazete’de dün yayımlanmasıyla birlikte hazırlık yoluna çıkıldı.
Ülkemizin yekun potansiyelini harekete geçirecek uzun vadeli politikalar sayesinde her kesimi kapsayıcı bütüncül büyüme hedefi amaçlanıyor…
Önceki kalkınma planları misali.
Strateji ve Bütçe Başkanlığı koordinasyonunda kamu, özel ve sivil toplum temsilcileri ve akademisyenlerin bir araya gelmesiyle 54 “Özel İhtisas Komisyonu”, 26 tane de “çalışma grubu” kuruldu…
Hemen her alana ilişkin strateji hazır edilecek.
Gerek özel ihtisas komisyonlarına gerekse de çalışma guruplarına Kastamonu’nun kalkınmasına yönelik “yerel” öneri ve talepleri ne ölçüde ulaştırabileceğimiz meçhul…
“Kuş bakışı” yaklaşımla yapılacak “yukarıdan aşağı” kalkınma planından ilimizin edineceği faydanın “minimum” seviyede kalacağını tahmin etmek zor olmasa gerek.
İlimizin elzem ihtiyacı olan bölgesel “kalkınma idaresi” başta olmak üzere “altyapı” yatırımlarından, hangi sektörlerden kalkınma ivmesi beklediğimize dair öngörülere kadar yerelden söylenecek çok söz olduğu aşikar…
Söylemeye niyet edelim en azından.
Not: TÜİK, Nisan ayına ilişkin “işsizlik” oranını açıkladı, 15 ve daha yuları yaştakilere dair, bir önceki aya göre işsiz sayısı 65 bin kişi arttı, toplam işsiz sayısı “3 milyon 853 bin” oldu…
Hattı zatında “0,1” puanlık bir artış söz konusu ama kişi sayısına bakıldığında “Kastamonu” şehir nüfusunun yarısının işsiz kalması gibi bir matematik ortaya çıkıyor.
İşsizlik oranı “genelde” kadınlarda erkeklere nazaran daha yüksek…
Aynı oran 15-24 yaş aralığı mercek altına alındığında da yine kadınlar aleyhinde.
İşveren cephesi ise “işçi” bulamamak derdini koro halinde dile getiriyor…
İş arayan ile işçi arayanı bir araya getirememek seneler senesi ilacı olmayan bir hastalık ülkemizde.
MUSTAFA AFACAN