Az buz değil, 10 yıl geçmiş…
Kastamonu’nun derelerine sesleneli.
Birleşmelerini, özgür kalmalarını dileyeli.
2010’un 4 Haziran’ında yayımlanmış bu yazı.
Sonra aradan yıllar su gibi, dereler gibi akıp geçmiş. Dile kolay 10 yıl.
Sonra dün Cide Loç’la, bugün de Zarbana’yla ilgili Danıştay kararları ardı ardına gelince yeniden hatırlanmış…
Ve hatırlatılmayı hak etmiş.
Şöyle demişiz 10 yıl önce:
“Kastamonu tarihinin tek bir adı vardır. O da “Mücadele Tarihi”dir.
Türkmen diyarı olmuş Kastamonu, tüm Türkmenler için İlhanlı’ya karşı mücadele etmiş. Osmanlı olmuş sonra, Medreselisiyle, Celalisiyle mücadele etmiş. Gün gelmiş bütün bir ulusun bağımsızlığı için Milli Mücadele’nin kendisi olmuş.
Ekonomiyle, göçle, gelişimle mücadele derken, şimdilerde Kastamonu’da yazılan tarihin ismi ise “Sularımızın Özgürlüğü Mücadelesi.”
***
Ülkenin her yerinde olduğu gibi Kastamonu’da da HES belasıdır neredeyse her deremizi tehdit eder duruma geldi. Küre Dağlarımızdan doğan her bir suyumuz ilk kaynak noktasından itibaren zapturap altına alınmaya çalışılıyor. Bu derelerin ne bir tek damlası toprağa değiyor ne de bu toprak için bir nefes can suyu olabiliyor.
Kastamonu, can suyunun kesiliyor.
Kastamonu yaşama hakkı gibi, insanın, doğanın, imanın su hakkı elinden alınıyor.
Ve şimdi buna razı olmayan bu toprakların onurlu insanları omuz omuza vererek suyun hakkını, toprağın hakkını arıyor. O güzel insanlar suyun özgürlüğünün mücadelesini veriyor.
***
Cide Loç, Tor, hemen yanı başında Kapısuyu, Pınarbaşı, Şenpazar, Azdavay, Araç, İhsangazi, Küre, İnebolu ve Çatalzeytin.
Her birinin dağında, her birinin sularında isyan ateşleri yakılmaya başladı şimdi bir bir. Çünkü şimdi bir bir HES kıskacına giriyorlar. Hepsi suyunun hakkını, toprağının hakkını, geleceğinin hakkı için mücadelenin önemini biliyor. Hepsi bu mücadele için isyana katılıyor.
Cide’de yanmaya başlayan ateş daha sonra Azdavay’a sıçradı. Erzurum’da yapılmış bir HES projesinin ÇED raporu Azdavay’a giydirilmeye çalışılınca “bu kadar da olmaz” diyen Kurtgirmez Dağı’nın başı dik insanları şöyle kallavi bir “dur” çektiler.
Sonrasında Araç Çayı’nın boğazına kelepçe takmak isteyenlere karşı ak alınlı Araçlılar seslerini yükselttiler. Bir fiil 6 köyün direkt beslendiği Araç Çayı’nın özgürlük mücadelesine sadece o 6 köy değil tüm Araç omuz verdi.
Şimdi Çatalzeytin’den Karadeniz’e bir soluk olan derelerimizin mücadelesi yankı bulacak dalgalarla dağlarda…
***
Kastamonu’da HES projelerinin ilk örnekleri Cide’de uygulanmaya başlamıştı. İlk direnişi de Cide’nin, Loç’un onurlu insanları vermeye başladı. Sularının özgürlük mücadelelerini Loç’un derin vadilerinden çıkarıp İstanbul’un her iki yakasına taşıdırlar.
Sarı Yazmayı isyana kattılar…
Görüldü ki aynı Kastamonu’da olduğu gibi Türkiye’nin dört bir yanında aynı geleceğe onur diye yazılacak aynı mücadele var. Ve yalnız yürütülmüyordu bu savaş. Hemen birleştiler Munzurla, Gedizle, Menderesle, Çoruhla…
Ülkenin bütün derelerinin özgürlüğü için birleştiler.
Güçlendiler ve kapısına bile dayandılar HES sahibi firmanın.
Önce kendi içlerinde, sonra ülkenin derelerinde birleştiler, güçlendiler ve titrettiler.
***
Şimdi sıra Kastamonu’da, Kastamonu’nun bütün derelerinin birleşmesinde.
Ulusunun bağımsızlığı için birleşip, yekvücutla istiklal oluyorsa Kastamonu, sularının da, geleceğinin de özgürlüğü için yeniden birleşebilir.
Ve yeni bir Milli Mücadele destanı yazabilir Kastamonu.
Yarın Çatalzeytin’e, Çatalzeytin’in soylu insanlarına omuz vereceğiz. Sonra Araç’a, sonra Azdavay’a, Pınarbaşı’na, Şenpazar’a, Cide’ye…
Kastamonu’nun derelerine omuz vereceğiz, derelerimizin özgürlüğüne.
İşte bu yüzden bu mücadele kazanılacaksa, derelerimiz özgürlüğe akacaksa, Kastamonu’nun bütün dereleri önce kendi içinizde, sonra da ülkenin bütün derelerinin mücadelesinde birleşin…”
MURAT KARASALİHOĞLU