Kastamonu Şeker Fabrikası’nda 55. kampanya dönemi, özelleştirme ve işçi sayısındaki yetersizlik konularının öne çıktığı konuşmalarla başladı.
Şeker-İş Kastamonu Temsilcisi Ali Çufadaroğlu, fabrikanın durumunun sürüncemede bırakılması konusunda kimsenin sabrının kalmadığını, fabrikanın tarihinde ilk defa kalifiye eleman ve çalışan yetersizliğinden kapanma noktasına geldiğini belirtti ve “Çalışanlarımızın özverisi olmasa,vallahi de billahi de bu fabrika çalışmaz. Artık bu feryadımızı birilerinin görüp imdadımıza yetişmesi lazım” dedi ve şeker fabrikalarının ÖİB’den alınıp Sanayi Bakanlığı’na devredilmesini istedi.
Çufaradoğlu’nun “Türkiye’deki özelleştirmeler maalesef şahısları zengin etmek, güzelim fabrikaları, birilerine peşkeş çekmektir” şeklindeki sözlerine cevap ise AK Parti Milletvekili Metin Çelik’ten geldi. Çelik, özelleştirme konusunun dünyadaki ekonomik gidişatın bir uzantısı olarak Türkiye’nin ekonomi üzerine 80’li yılların başından itibaren çizdiği rotanın bir devamı niteliğinde olduğunu belirtti ve iktidarları döneminde konuya stratejek yaklaşıldığını, ne olursa olsun özelleştirelim mantığıya hareket edilmediğini söyledi. Vali Karadeniz de, fabrikayı tarımdaki şahdamarlarımızdan biri olarak tanımladı.
Kastamonu Şeker Fabrikası’nda 55. kampanya dönemi dün düzenlenen törenle başladı.
Bu yıl 270 bin ton pancar işleyip 36 bin ton şeker üretecek olan fabrikanın kampanya açılış törenine Şeker-İş Kastamonu Temsilcisi Ali Çufadaroğlu’nun “feryadı” damga vurdu.
Hasan Bedirhan Aka
Fabrikada düzenlenen kampanya başlama töreninde açılış konuşmasını yapan Kastamonu Şeker Fabrikası Müdürü Hasan Bedirhan Aka şöyle dedi:
” Kastamonu Şeker Fabrikası bulunduğumuz 714 dekarlık alan üzerinde kurulmuş entegre bir tesistir. İlimizin en büyük sanayi kuruluşlarından biri olan fabrikamızın temeli 1956 yılınjda atılmış ilk üretime 1963 yılında başlamıştır.Fabrikanın ürettiği ana ürün kristal şeker olup yan ürün olarak melas ve yaş pancar posası üretilmektedir.Yaş Pancar posası hayvan yemi olarak kullanılmakta ve besiciliğin gelişmesine de önemli katkı sağlamaktadır. Melas isemaya ve alkol sanayisi olmak üzere çeşitli sektörlerde kullanılmaktadır.
2017 yılında fabrikamıza bağlı Merkez, Taşköprü, Devrekani ve Çankırı olmak üzere 4 bölge şefliğimize bağlı 117 köyde 2090 çiftçi tarafından 39 bin 610 dekarlık alanda pancar ekimi yapılmıştır. Bu alandan elde edilecek ürün miktarı 190 bin ton olup ayrıca Ankara Şeker Fabrikası’ndan alacağı 81 bin ton pancar ile işleyeceği pancar miktarı 271 bin ton olacaktır. Pancar işlemesine 25 Eylül 2017 tarihinde başlanacak ve takriben 72 gün sürecektir. İşlenen pancardan yaklaşık 36 bin 200 ton kristal şeker, 11 bin ton melas, 68 bin ton yaş pancar posası üretimi beklenmektedir. Fabrikamızın bu sene yapacağı üretim faaliyetlerinden bölgemize sağlayacağı parasal değer 200 milyon TL civarında olacaktır”
Ali Çuhadaroğlu
Fabrika Müdürünün ardından kürsüye gelen Şeker-İş Sendikası Kastamonu Temsilcisi Ali Çuhadaroğlu, fabrikanın hayatta kalmasının sağlanması için adeta feryat ederken şunları söyledi:
“Bugün Kastamonu Şeker Fabrikamızın 55. kampanya acılış törenini yapıyoruz.
Bizler çalışanlar olarak önceki kampanya açılışların da düğün bayram havasında açılışlar yapardık. Maalesef üzülerek belirtmek istiyorum ki şimdi kampanyayı nasıl yapacağız düşüncesi içerisinde kampanyamıza başlıyoruz. Buruk ve hüzünlü açılışlarımızın olması bizim ve fabrikamızın kaderi olmamalı. Fabrikamız ve çalışanlarımız olarak bunu hak etmiyoruz. Bizler yarınlarımızı görerek, daha iyi ve kaliteli şekeri nasıl çıkartırız diye düşünerek, kampanyalar yapmak istiyoruz.
Çiftçimizin alın teri, şeker pancarını işleyerek memleketimizin ve Kastamonu’muzun kazanmasını istiyoruz.
Sizlerle şu anda keyifli ve huzurlu bir şekilde karşınıza geçip konuşmak isterdim. Ancak Fabrikamızın kadro eksikliği ve eleman eksikliği yüzünden ne sıkıntılar çektiğimizi Fabrika Müdürüm başta olmak üzere herkes çok iyi biliyor. Sizlere bir kez daha teşekkür ediyorum. Bizleri bu günümüz de yalnız bırakmadınız.
“21 YILDIR İŞÇİ ALINMADI”
“Fabrikalarımız Cumhuriyet tarihinde ilk defa kalifiye eleman ve çalışan yetersizliğinden kapanma noktasına geldi. Bu haktan reva mı? Bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. 21 yıldır fabrikamıza bir tek işçi alınmadı. Bundan 18 yıl önce 800-850 kişi arasında çalışanımız vardı. Şu anda daimi ve mevsimlik olarak çalışan sayımız sadece 209 kişi.Başka fabrikalardan fabrikamıza 38 kişi görevli geldi. Bu görevli sayısı da fabrikamızı çalıştırmak için yetersiz. Kampanya döneminde bu yıl yaklaşık 450 kişi taşeron yani muteahnit firmalar adına eleman alındı. İşte bunun için bu fabrika bu memleketin sigortası, bunun için hep feryad ediyorum bu fabrikaya sahip çıkalım diye. Çalışanlarımızın özverisi olmasa,vallahi de billahi de bu fabrika çalışmaz.Artık bu feryadımızı birilerinin görüp imdadımıza yetişmesi lazım.
2007 yılında hükümetin çıkarttığı bir kanunla mevsimlik işçilerimizi 170 günden fazla çalıştıramıyoruz.
Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir kanun yok. Kadro istiyoruz kadro verilmiyor.Yeniden eleman alalım diyoruz,Özelleştirme idaresi müsaade etmiyor.Mevsimlik arkadaşlarımız en az 25-30 senedir kadro bekliyor ona da olmaz deniliyor. Kime eziyet ediyoruz. Çalışanlara mı, fabrikaya mı yoksa memleketimize mi? Bir türlü anlam veremiyorum.
2001 yılında şeker fabrikaları özelleştirme idaresine devrolundu. Cellâdını bekleyen mahkûm gibi asılmamızı bekliyoruz. Satıldı satılacak. Bu ifadelerden bıktık ve gına geldi. Özelleştirme İdaresi sat kurtul mantığında. Böyle bir mantık akıllara durgunluk vermektedir. Soruyorum sizlere Altın yumurtlayan tavuğu kesmek hangi akıl ve mantığa sığar. Üretim yapan bir yere destek verilmesi gerekirken köstek olunuyor. Tatlandırıcı lobileri bizim ülkemizde her zaman en üst düzeyde desteklenerek pancar şekeri ve çiftçisi yok edilmeye çalışılmıştır.
Bizler hep söyledik. Bundan sonra da söylemeye devam edeceğiz. Artık sürüncemede bırakılmasına ne fabrikalarımızın, ne çalışanlarımızın, ne de çiftçilerimizin sabrı kaldı. Türkiye’deki özelleştirmeler maalesef şahısları zengin etmek, birilerine güzelim fabrikaları, altını çizerek söylüyorum, peşkeş çekmektir. Dünyanın en liberal ülkesi Amerika Birleşik Devletlerinde bile şahıslara ait bir tane şeker fabrikası bile yoktur. Amerika Birleşik Devletleri özelleştirme yaparken sermayeyi tabana yayarak ilgili kuruluşları yani Ziraat Odası, Pancar Kooperatifi, tarıma dayalı kuruluşlar ve çalışanlarına fabrikalarını vermiştir.
Taşeron işçiliğinin, kölelik düzeni olduğunu hep söyledik. Hemen her gün inşaatlarda, tersanelerde, maden ocaklarında, merdiven altı işyerlerinde, iş kazası sonucunda, kimileri sigortasız çalıştırılan işçilerin ölüm haberlerinin gelmesiyle uyandık.İş kazaları ölümleri konusunda OECD Ülkeleri arasında ikinci, Avrupa ülkeleri arasında birinciliği kimseye kaptırmadık.
Ne var ki bütün olumsuzluklara rağmen, şundan kimsenin şüphesi olmasın ki, yıllardır fabrikasını ayakta tutmak adına, devletine ve milletine büyük bir sadakat ve özveriyle hizmet eden, şeker sanayii işçileri derdini kimselere anlatamadığına ağıtlar yakmadan, devletine başkaldırmadan, dün olduğu gibi bugün de ülkesi için aynı özveriyle çalışacaktır. Şeker sanayi işçileri fabrikalarının değerini en iyi bilendir. Asıl sorumlular ise bu ülkenin TİGEM, SEK, SEKA, Et-Balık gibi değerlerini özelleştirerek elden çıkartıp, sonradan yanlış hesap Bağdat’tan döner misali, bu kuruluşlara, iade-i itibar yapmak isteyen, ÖİB yetkilileridir. Bu saydığım kuruluşların akıbetini herkes biliyor. Çiftçiler adına,işçiler adına ve memleketimiz adına Hükümetimizden rica ediyorum: Şeker fabrikaları Özelleştirme İdaresinden alınıp Sanayi Bakanlığına devredilsin. Biz Şeker-İş Sendikası olarak dün olduğu gibi bugün de işçilerimiz için, çiftçilerimiz için ve Kastamonumuz için mücadelemize devam edeceğiz.
Son olarak da 8 Ekim’de yapılacak olan pancar kooperatifi seçimlerine bütün ortaklarımızın katılarak sahip çıkmalarını rica ediyorum. Allah memleketimiz için, şeker fabrikamız için, pancar çiftçimiz için hayırlısını nasip etsin inşallah.
Fabrikamızın 55. kampanyasının kazasız belasız,başarılı geçmesini diler,Allah yar ve yardımcımız olsun diyor,hepinize saygılarımı sunarım.”
Metin Çelik
AK Parti Milletvekili Metin Çelik, konuşmasının ağırlığını Şeker-İş Temsilcisi Ali Çufadaroğlu’nun dile getirdiği eleştiri ve taleplere verirken şunları söyledi:
“Fabrikamızın 55. kampanya döneminin açılışının hayırlara vesile olmasını diliyorum. Benden önce konuşan Sendika Başkanımız tabiri caizse verdi aldı… Geçen seneki konuşması böyle değildi. Özelleştirmeyi burada konuşursak eğer çok da uzun konuşmamız lazım. Özelleştirme dünyadaki ekonomik gidişatın Türkiye’nin ekonomi üzerine ta ki 80’li yılların başından itibaren çizdiği rotanın bir devamı niteliğindedir. Bugünkü dünyadaki ekonomik düzen içersinde ve Türkiye’nin ekonomik politikaları içersinde özelleştirmeyi genel olarak yanlış birşey olarak tarif etmemiz mümkün değil. Biz devletin düzenleyici ve denetleyici rolü almasına inanıyoruz. Hem Hükümet olarak, hem şahsım olarak. Devlet özel teşebbüsün önünü açmalıdır. Ama ne yapmalıdır, özel teşebbüsün üretimini artırmasını bir taraftan onun önünü açarken bir taraftan da hakkıyla vergisini almalıdır. Bu bizim özelleştirmeye bakışımız.
Geriye dönüp baktığımızda devletin sanayi kuruluşlarının kar ettiğini savunabilir miyiz? Savunamayız. Devlet eğer işletme yapıyorsa orada başka faktörler devreye giriyor. Yani kar amacı orada çok fazla görülmüyor, bazı sektörler var ki orada biz de hem fikiriz stratejik sektörler, devlet bazı stratejik sektörlerde özelleştirmeye daha farklı bakabilir, bunlardan bir tanesininde biz şeker sektörünün olduğunu düşünüyoruz.
AK Parti hükümetlerinin işbaşına geldiğinden bu tarafa bakışı da benzer bir bakıştır. Şeker Fabrikalarının Türkiye’de özelleştirilme kararı AK Parti’den çok önce alınmıştır. Türkiye şekerde özlleştirme sürecine girdiği andan itibaren bazı özelleştirmeler şekerde de yapıldı, iyi örnekleri de var ama biz şunu savunduk hep. Dedik ki, bu fabrikaların bacası tütecek. Ben şahidim, sayın Cumhurbaşkanımız bu C tipi pörtföyde Kastamonu Şeker Fabrikası özelleştirildiğinde sayın vekillerimiz o zamanki Hakkı Köylü vekilimiz, Mustafa Gökhan Gülşen vekilimiz ve ben il başkanı olarak bizi davet ettiklerinde gün boyu yapılan toplantılar sonunda olaya stratejik olarak bakıldığını gördük. Yani ne olursa olsun özelleştirelim mantığıya hareket edilmediğini gördük. Bu fabrika sadece Cumnhurbaşkanı’mızın imzasına kalmıştı. Ama o günkü özelleştirme koşullarını Cumhurbaşkanımız beğenmedi. Dedi ki, buranın bacasının tütmesinin garantisini isterim. Burada çalışan işiçilerimizin mağdur olmayacağının garantisini isterim. Bütün bunlar yerine gelmediğinde ben bunu imzalamam dedi. Biz bunların da bizzat şahidiyiz. Dolayısıyla özelleştirmeye genel bir bakış, burada bizim ve hükümetimizin bakışı da ortadadır. Devlet düzenleyici ve denetleyici olmalıdır. Bir taraftan da bazı sektörlere bizlerin çok dikkat etmesi de lazımdır”.
Çelik, hükümetleri döneminde yapımı tamamlanan ve yapımı devam eden Karadere Barajı, Toprak Reformu, Kulaksızlar Barajı ve diğer çalışmalar hakkında da açıklamalarda bulundu.
Yaşar Karadeniz
Törende son konuşmayı yapan Vali Yaşar Karadeniz de şunları söyledi:
“İlimiz ormanlık bir araziye sahip olması dolayısıyla tarımda çok dar olanaklara sahip olmasına rağmen o küçük arazilerden büyük üretimler çıkarmaya çalışan, bunu da büyük ölçüde çiftçilerimizin fedekarlığıyla başarmaya çalışan ve bunda da özellikle son dönemlerde yapılan yatırımlarla büyük ölçüde yol almayı başarmış olan bir il.
Kastamonu’nun üçte biri orman dışı bir arazi, bu üçte bir içersinde hem tarım yapacaksınız, hem yaşayacağınız kentleri kuracaksınız hem de diğer faaliyetleri yürüteceksiniz, ama bunu başarmada sonuca ulaşmış mı Kastamonu evet, örneğin Taşköprü’nün sarımsağını Türkiye’de tanımayan yok, bir tarım ürünüdür. Türkiye’nin kaç tane gelişmiş tarım ilinde böyle tescilli ve bilinen yöreye özgü tarım ürünü vardır. Şimdi siyez buğdayı, bu da ikinci bir ürünümüz. Bunun da tescil süreci henüz devam ediyor. Ama sonuçta artık Türkiye’de tanınma konusunda ilk engelleri aşmış ve yoluna hızla devam eden bu tanıtma sayesinde de fiyatı gittikçe yükselen bir ürünümüz. Bunların yanında sanayi bitkileri konusunda da aynı şekilde gelişmeye devam ettirmemiz lazım. İşte şeker pancarı da sanayi bitkileri alanında bizim önde gelen ürünümüz. Bizim için şeker pancarı çalışanları ve üretimini yapanları da çok önemli. Bu fabrikamızda çok önemli, bizim tarımdaki şah damarlarımzdan da birisi.
Bu fabrika bu anlayış içerisinde yaşamaya devam edecektir. Bu kampanyanın iki tarafı var. Bir nasırlı elleri ile şeker pancarı üreten çiftçimiz, bir tarafı da emeği şekere dönüştüren fabrikamız.
Bu iki taraf birbirini iyi gözettiği sürece, şeker pancarında başımız dik olacaktır. Onun için kimsenin karamsarlığa kapılmasına gerek yoktur. Sorun, hayatın her alanında olduğu gibi burada da olacaktır. Bir iş yapılıyorsa, o işin içerisinde büyük-küçük sorunlar olacaktır. Herkes el ele vererek bu sorunları çözmek için çalışacaktır. Sadece yakınmakla sorunlar çözülmez. Yeni fikirler ortaya koymak lazım.
Bunun ülkemizde çok güzel bir örneği vardır. Torku’nun ürünleri sayesinde şeker pancarının reklamı yapılıyor. Ürünlerinde glikoz kullanımını kesmiş. Zaten şeker üreticilerinin ortak olduğu bir firma. Şeker pancarının kullanımını çok güzel yapan bir fikir var. Bunun gibi örnekler ortaya çıkarırsak, her şey daha iyi ye ve daha güzele gider. Bu yıl 270 bin ton şeker pancarı işlenecek ve 36 bin ton şeker üretilecek.”
Konuşmaların ardından Şeker Fabrikası pancar alımına ilk ona girenlere Şeker Fabrikası Müdürlüğü ve Şeker-İş Kastamonu Şube Başkanlığı’nca hazırlanan hediyeler katılımcı protokol tarafından verildi.
Şeker Fabrikasına ilk on içinde sırralamaya giren üreticiler, Ümit Kasapoğlu (Kadıoğlu), İlhan Desticioğlu (Bük), Mehmet Akgül (Bük), Mustafa Kısa (Taşköprü Ethem), İbrahim Tosun (Taşköprü Ethem), Recep Gündüz (Taşköprü Ethem), Ayşegül Memiş (Daday Sorkun), Faik Çıvgın (Taşköprü Ethem) ,Medet Yılmaz (Taşköprü Kırha), Mustafa Kısa (Taşköprü Ethem).
Hediye törenini ardından kurban kesildi, açılış kurdelesi katılımcı protokol tarafından kesildi ve kantara ilk traktör çıkarak pancarını da fabrikaya teslim etti.
Cengiz MUHZİROĞLU